Selamlar okuyucu,

Yaniyoruz. Hem sicaktan hem de gercek anlamda yaniyoruz. Haberlere goz ucu ile bakan birisi iseniz ne demek istedigimizi anlamissinizdir. Yanginlarla bogusuyor yalniz ve guzel ada ulkemiz avustralya. Memleketin her yerinde bush fire denen orman yanginlari almis yurumus durumda. Aslinda her sene bir miktar yangin beklenen ve mudahale edilerek kontrol altina alinabilen bi mevzuydu. Arada sirada ise buyuk ve olumlu yanginlar olmasi normal karsilanabilirmis ulke kirsalinda. Ama bu sefer sanirim tarihin en buyuk yanginlarindan biri devam ediyor. Yangin fiziksel olarak sehir merkezlerine ulasmiyor. Eyalet sistemi olan ulkemizde her eyalette yangin var su an. En buyugu ise ulkenin en buyuk nufusuna sahip sehri sydney’in bulundugu new south wales yani “yeni guney galler” eyaletinde. Sonra bizimde bulundugumuz Melbourne sehrinin eyaleti Victoria gelmekte. South Australia eyaletine bagli kangaroo island denen ada da ise yine buyuk bir yangin mevcut.

28 kisinin olumu, 3000 den fazla evin harabeye donmesi, kaybedilen binlerce metrekarelik orman alani ve 500 milyondan fazla olen hayvan ve kaybedilen turler. Bununla birlikte su an bu satirlari yazarken hasil olan dumandan dolayi evden cikamama durumu. Cogu Turk arkadasimizin yaptigi ayni yorumla 90lar turkiyesinden bir kesit. Duman oyle bir safhadaki kapidan disari ciktiginiz anda nefes almanizi zorlastiriyor. Yogun bir is kokusuda cabasi. Gorus mesafesi cok dusuk. Resmen bir distopya filminin icinde gibiyiz. Bugunlerde nasanin acikladigina gore duman dunyayi tam tur donecekmis. Hatta su an guney amerikaya ulasmis.

Yanginlarin ciddiyeti anlasildigi andan itibaren yogun bir gonulluluk ve yardimlasma duygusu tum ulkeye hasil olmus durumda. Daha oncede benzer felaketler yasandigi icin insanlar bu konuda cok duyarli. Evlerini kaybeden, yangin riski yuksek oldugu icin evlerinden tahliye edilen insanlar, kurtarma calismalarina katilanlar yani gonulluler, itfaiye calisanlari ve hayvan populasyonu icin yuksek miktarlarda yardimlar toplanmaya devam ediyor. Basbakan Scott Morrison yani ScoMo ilk gunlerde Hawaii’de tatilde oldugundan dolayi buyuk tepki toplamis durumda. Son gunlerde bu negative etkiyi atlatmak icin surekli sahada pozlar veriyor. Son olarakda butceden 2 milyar dolarlik bir acil yardim paketi acikladi. Eski basbakanlardan Tonny Abbot’da sahada gonullu olarak itfaiyecilere yardim ederken goruntulendi. Actor Russel Crowe kendi evi ve bolgesini savundugundan altin kure odul torenine gitmedi. Yani durum gayet ciddi anlayacaginiz uzere.

Kuresel isinmayi reddeden birincil ulkelerden olan Avustralya simdi cok ciddi bicimde bir gercekle yuzlesmis durumda. Son yillarin en buyuk kurak mevsiminin yasandigi bu yil meydana gelen bu durum insanlar arasinda buyuk bir tartismayi fitillemis durumda. Kuresel isinma var mi yok mu? Bize gore komik bir tartisma ama sagci ve liberal hukumetler kuresel isinmayi cok da tinlamamakta israrci. 7.4 yetmedi mi tarzinda olayi dine ve tanriya baglayanlarda yok degil.

Yardim toplama isi her turlu kurum ve unlu insan tarafindan yonetilmekte. Bunlarin arasinda en unlusu su an Celeste Barber adli avustralyali Instagram fenomeni. Su an 51 milyon dolardan fazla topladi. Fakat yardimin kimlere nasil kullanilacagi konusunda su an legal sorunlar. Avukatlari ve devlet gorevlileri bunlari asmak icin cabaliyor fakat henuz bir cozum uretilemedi. Burada tabi su sorunda ortaya cikiyor; boylesi dogal felaketlerde maddi yardim hemen bir cozum mu? Hangi cografyaya, kime, insana, hayvana, bitkiye mi yardim edilmeli, hangi kurum bunu ustlenecek sorularina cevap bulunmadan ve saglikli bir inceleme yapilmadan yapilan her kampanya aslinda etik bir problem yaratmakla birlikte insanin vicdanini rahatlamasindan baska bir seye yol acmiyor. Sonucta oyle bir felaket ki insana maddi manevi verdigi zararin yaninda bitki ve hayvan habitatina da buyuk yaralar aciyor. Bunlarin kisa vadede onarilmasi buyuk bir calisma gerektirecek gibi.

Simdilik boyle okuyucu. yanginlarla olan mucadelemiz surmekte. Son yazimizda belirttigimiz kaza ve onun getirdigi yikici psikoloji, memlekete donunce yasadigimiz gerceklikle birlesince negatife dogru yakinsasak da umudumuzu kaybetmeyi dusunmuyoruz. Sonucta bu yasananlar dunyanin deviniminin bir parcasi da olabilir. Belki de olmasi gereken budur. Binlerce yildir bu cografyada yasayan aborijinler yanginlari onlemek icin onden bazi alanlari bilerek yakarak bir takim onlemler aliyorlarmis. Hatta gecen yillarda bununla ilgili bir tatbikat yapilacakmis, egitim mahiyetinde ama yapilmamis. Simdi bu yanginlar olunca sagci kesim solculari ve cevrecileri bakin sizin yuzunuzden yapilmadi simdi bu duruma geldik diye suclarken, solcular ve cevreciler ise onu biz yapmadik, hava sartlarindan dolayi yapilmadi diye savunmaya gecmis durumda. Ama beyaz adam dinler mi aborijin falan, sanayi, uretim ve sadece ben anlayisi ile geldigimiz noktada dunyanin dongusu de degisecekti. Umudumuzu kaybetmiyoruz derken yine nereye geldik.

Biraz once internette dolasirken ya bi esquire dergisi vardi falan diye aklima geldi. Erkek dergisi. Bir nev-i cosmopolitanin tersi. Ikibinlerin basinda calistigim oto galeride kapaginda bulunan pamela Anderson resmi ile tanimistim. O donemde icinde ergenlikten cikan genc bir erkek icin cok guzel yazilar mevcuttu. Hatta dergide hata bulup bunu yazanada bud bira veriyorlardi. Ben daha bud ne lan, efes degil mi dunyada ki tum biralar cehaetindeyim o zamanlar. Hatta bir sayisinda beyoglu gecelerinde one night stand yapan bir yazarin macerasina yer vermislerldi de vay beee ne mevzular donuyo dunyada diye ic gecirmistim. Ergenlik cikisi mahallede yasayan insanlar icin cok zordu okuyucu. mahalle tum dunya demekti. Kabuk kirilmamisti. O sebeple boyle seyler cok ulasilmaz ve uzaklarda bir yildiz gibi belirmekte idi. Eh ne yaparsin, tek seksinin hulya avsar ve sibel can oldugu yillar bunlar. Cine 5 de gozleri kisarak sifre kirma ve tutti frutti baslamadan uykuya dalinan zamanlar. Kofti zamanlar yani.

Youtube bizim icin yeni televizyon olmus durumda. Evimize cok cok uzun zamanlardan sonra bir akilli tv aldik. Kendisi youtube’a girebiliyor ve hatta netflixi bile var. bu sebeple ben kendimi kaybediyorum. Akilli telefonlarla internete girilmesini bile hazmedememis bir insana tvden youtube izlettirmek buyuk risk. Son zamanlarda Caner Ozyurtlu’nun yaptigi los sohbet programina fena takilmis durumdayiz. Caner ya iste. Elveda Rumeli izleyenler bilir, oradaki ispanak namik denen gerizekali iste. Ehehe. Kendisi de bunun geyigini buyuk yapiyor zaten. Los sohbet guzel bir geyik programi. Caner sayesinde programa gelenlerin de tvde gormediginiz arkadas arasi geyikleri one cikiyor. Bununla birlikte ben yani tayfun 😊 son zamanlarda buyuk bir Erman Yasar fanina donustum. Tvde ingiltere ligi anlatan bu kardesimizde Socrates derginin youtube kanalinda londra Merkez adli programin konuklarindan biri. Bunun haricinde kendi yaptigi baska programlarda mevcut. Ama le mans  saat yarisi anlatirken yemek tarifi vermesi olsun, programda yaptigi geyikler ve bir anda kelime oyunlu sarkilar soylemesi ile olsun, aksamdan kalma programa gelmesi ile olsun kendime cok benzettim. Arkadas hasreti cektigimiz bu donemlerde youtube acip sanki yanimizdalar gibi bu sahislarla konusuyoruz. Allah baska dert vermesin karsim ama zor be. Kotu zamanlardan gecerken insana olan ihtiyacin artmasi maksimumlarda. Bosuna dememisler ev alma komsu al diye. biz hala kiradayiz ama olsun, guzel bir duvar yazisi gibi ‘semt bizim, ev kira’

Boyle iste okuyucu. Tayland tatilinin devamini yazmadik. Cunku tayland denen ulkenin daha fazla reklamini yapmaya gerek yok. Adam sikme odakli ulkeleri ile kendilerine basarilar diliyoruz. Yazin ortalarina geldigimiz su gunlerde de sizlere guzel bir yil dileklerimizle yaziyi kapatiyoruz. Hade kalin saglicakla bozkirin tezeneleri.