Pazartesinin tatil olduğu pazar bohemleri

Selamlar okuyucu,

Günün ikinci birası ile balkonda oturuyorum. İçerden inceden bir akustik müzik sesi geliyordu. Yaz günleri balkonda oturmak heralde insanlığın en güzel aktivitesi olsa gerek. Çevreden gelen açık tv seslerine karışan çatal bıçak sesleri ile akşam yemeği hazırlıkları.

Belki birşeyler yazarım diye bilgisayarı elime aldığımda Gülce’den “ooo yazıyo musun, yaz tabi” nidasına karşılık, belki diye cevap verdim. Oturunca gelir dedi. Oturunca gelmiyor dedim. Tuvalet için dedim diye cevapladı. Hazır cevaptı, güneş yemiş suratına vuran klima yorgunluğu vardı ve hala bana karşı işemeli sıçmalı şakalar yapıyordu. Trt2 gibi konuştuğumuz zamanların antiteziydi.

Pazar akşamlarına çöken kasvetten eser yok. Çünkü yarın yani pazartesi tatil. Kraliçenin doğum günü vesilesi ile tatil haketmişiz. Bu hiyerarşi kraliçeye nasıl haklar tanıyor böyle. Kralın doğum günü neden kutlanmıyor? Nerde kaldı ekskaliburu söken Arthur’un krallığı. Varsa yoksa kraliçe. Bir de üstüne bu akşam ragbi denen sporun finali var. Melbournede siklenmeyen ragbi, burada kral pardon kraliçeler gibi.

Sabah kahvaltımızı sıkıca yaptıktan ve ekmeğe iyice abandıktan sonra kahvemizi nerede içelim diye düşünüyorduk. Bohem hayatlar, bohem pazarlar gerektirir. Bizimde böyle küçük zevklerimiz var. Kahve içeceğimiz semti seçerek yaşadığımız şehri tanıyoruz. Yutubda fenomen olmaya çok yatkınız. Daha önce denemiştik ama ünlü olmanın ağırlığı altında ezilmiştik. Çok ünlü olduk demiyorum, ünlülük katsayımız bile yoktu. Ama buna rağmen sokakta yürürken tanındığımız zamanlar oldu. Resmen videoları izleyen herkes down undera kapağı atmış. Ünlülük zor zanaat diyerek kapatmıştık hesabı beş sene önce.

Mount Tambourine adında bir yere sürdük yeni yaverimiz Hilmiyi. Tambourine Gold Coast denen coğrafyanın hemen arkasında heybetli bir yer. Gold coast’un koruyucusu ve kollayıcısı gibi. Sanat sepet işlerine kendini adamış emekliler ve sanat galerisi varsa şarapevi neden olmasın diyen zenginler tarafından kuşatılmış. Çıkmak çok virajlı ve zor. Ama çıktıktan sonra çok keyifli.

Daha önce sunshine coastta glass house mountain ve çevresindeki Maleny adlı kasabaya gitmiştik. Gülce bu sebepten görür görmez burası Gold coastun Maleny’si dedi. Biz böyleyiz işte, anında yapıştırırız etiketleri. Yapamazsak duramayız. Ben de Gülce ile biraz makara yaptıktan sonra “yav siktir et, ben Avustralya’ya geldiğimizin onuncu gününde, Adelaide Avustralya’nın özeti gibi bir şehir yazmışım, sen bunu demişsin çok mu” dedim. Gördüğüm tek bir ilçe üzerinde bütün ülkeyi özetlemişim, kimsede çıkıp sen ne diyor tarrammm dememiş. Ulan bu ne özgüven beeee.

Geçenlerde yutubda amaçsızca zaplarken beynim çok sikildi ve dedim ki ya Erkan Can açsana, benim beynim sikilecekse Erkan Can tarafından sikilsin, kapanışı onunla yapalım dedim. Seviyorum Erkan Can’ı. onun o ailenin büyüğü edasıyla konuşması çok keyifli. Geçen sene güven kıraçla çok keyifli bir program yapmışlardı, hatta çakırkeyf olup, Orhan Veli şiirleri söyledikleri bölüm harika ötesiydi. Önceki günde yutubda izlediğim en keyifli insan olan Caner Özyurtlu ile loş sohbete Erkan Can ve Nejat İşler katılmıştı. Loş sohbet aslında Caner’in kendi dertlerini anlatmak İçin konuk çağırdığı bir program. Oyunculuk, yönetmenlik ve yapımcılık yapan Caner hayatla kafayı yemiş bir birey. Hayata karşı bir davası var. Bir şeyleri arıyor, okuyor, konuşuyor, arada dinliyor, izliyor, inanılmaz boş yapıyor, mizaha aç. Ama işte karşında Nejat İşler ve Erkan Can olunca hepsi fıs tabi. Nejat İşler çok keyifli bir adam ya. Kafasına göre yaşaması, ben çözdüm oğlum tripleri, Fenerbahçeliliği ile kendime çok yakın hissettiğim bir insan. Tuncel Kurtiz’le bir programları var, kafam güzelken açıp izlediğim şeyler arasında bir numaradır. Neyse Caner Özyurtlu yine hayatın anlamını ararken lafa Erkan Can girip, “takma oğlum, takmayacaksın, akışına bırakacaksın, dengeli olacaksın” diye babacan babacan konuşmaya başladı. Ve sonra patlattı bombasını, “amaannn ben biliyorum da mı söylüyorum, ben bunları söylüyorum da ben de bilmiyorum oğlum” işte kendisini sevme sebebi. Benim gibi özgüvenle götten atıyor, ama farkında, ahahjohjgjghggjg.

Balkonda oturup, şehrin ışıklarına bakarken, biramı yudumluyordum. Amazon’dan alınmış portatif hamağıyla Gülce klima ve güneş yorgunluğuyla ilgisizce telefonuna bakıyor. İçerden az az gelen müzik durdu, yutub dinlemeye devam ediyor musun diye soruyor muhtemelen. Yav sanane amk, bırak çalsın sabaha kadar, benim datamı koruma peşinde. Sanki bana don kişot.

Mount Tambourine’de Tambourine coffee plantation diye bir yer var okuyucu. Yolun düşerse uğra. Kahvesi çok iyi olduğu için değil, hiç bir şey olmayan yolda, içine şömine dahi koydukları mekana bir göz atarsın. Sonrasında üç dakika mesafede harika bir tepe var. İnsanlar yamaç paraşütü gibi bir şey yapıyor. İnanılmaz dik ve manzaralı. Çoğu insan piknik yapıyor burda çimlere çökerek. Biz de kahve içme bahanesiyle o tepeyi görmeye gitmişiz aslında. Sonrasında sadece Avustralya ve Yeni Zelanda’da yaşayan glow worm adı verilen geceleri götünde bulunan ampullerle avlanan ufacık böceklerin olduğu bir mağaraya gittik. Dünyamız nasıl bir yer amk ya, aynı Kadıköy gibi çok çeşitli diyerek subhanallah çektik.

Dönüş yolunda müziği açtık ve farkettik ki biz aslında spotifyda playlist oluşturmamışız. Biz içinde pinhani, peyk ve gazapizm olan Anadolu’daki herhangi bir belediyenin tek akşamlık festival programına sahiptik. Bizi ele geçirmişti, başka bir şey dinleyemez olmuştuk. Dev bir Bursa-Cumalıkızık belediyesi halk festivaliydik. rutinleri seviyorum ama artık ben bile yuh amk yine mi bu şarkı dedim. Ve tam o sırada Jabbar-Cesaretsizce olmuyor şarkısına denk geldim. Ya tamam o sırada denk gelmedim, bir akşam önceydi. Amk kendi bloğumuzda ağız tadıyla yalan da söyleyemiyoruz. Neyse okuyucu Jabbar-Cesaretsizce olmuyor, dinleyin, güzel şarkı. Fener maçı var, gece 11 gibi başlayacak, bira stoğu var, şu belediye festivali bitince maça geçerim, sağlıcakla kalın, sağlıkla kalın.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s