pöti kare yaşamlar

Selamlar okuyucu,

“Pazar gunu seni kilisede goremedim John” seklinde arkadaslarina seslenenlerin blogu vakitlice yayinda. Ogleden sonra bir gibi gunun ilk birasini acmistim. Ilk birayi acinca gelen bir yasama sevinci var. yok mu? Bence var ya. Koray Candemir dinliyordum, Sade albumu. 2001 yilindan gunumuze gelmis bir bilgelik abidesi. Turkiye’de rock muzik varsa onun orhun abideleri olan Kargo’nun solisti koray candemir. Yeni single cikarmis, ihtimaller adinda. Onu dinledim gayet guzeldi. Sonra sade albumune gecis yaptim. Simdi buraya nasil geldik amk diyorsun ya, bilinc akisi iste.

Bir gun erkan ogur konserine gitmistik gulce ile kadikoy halk egitimde. Ismail Hakki ile beraber calip soyluyordu erkan ogur. O gune kadar sadece muzigini yapan ustat o konserde bi cosmustu. Konustukca konusasi gelmis, surekli hikayeler anlatiyordu. Misal, bir gun kadikoyde bi bufede tost yiyip portakal suyu iciyormus ustat. Sonra yanina biri yaklasmis ve “muzigin sonu geliyor” demis. Erkan ogur anlatirken diyor ki, “portakal suyu iciyordum ve biri gelip muzigin sonu geldi dedi. Portakal suyu iciyordum, ne diyecegimi bilemedim.” Yav karsinda erkan ogur var, bunu mu dersin. Muzigin sonu gelse bile erkan ogur’un gelmez bre zindik. Bendeki de o hesap iste. Bira iciyordum, koray candemir dinliyordum, bir anda yazmaya basladim.

Niye yazmaya basladim onu anlatmak icindi galiba bu girizgah. Cunku cok sıkılıyoruz be ya. Evdeyiz. Evde kalmanin insan ustunde negatif etkileri var diyolla. Vardir. Insan bi tane degil ki, milyarlarca insan, milyarlarca farkli duygu demek. Misal ben pek sikayetci degilim. Biram var, muzik var, bir de terligim var. terlik kismi onemli. Evde terliksiz gezemeyenlerdenim ben. Eve gelince hemen corabini cikaran, kapali alana girince montunu, gomlegini hemen cikaran bi insanim. Bankada calisirken, subede veya genel mudurlukte ceketle oturan insanlari tekmelemisligim var. cikarin lan su ceketleri diye kriz cikartmisligim var. terlik de oyle bir sey. Crocs diye unlu bir marka var. onun cakmalarindan bir cift almistim. Cok memnun kaldim, sonra bir tane daha cakma crocs aldim. Yalniz soyle bir sorun var. evin icinde muzik dinleyip yurumeyi, dusunmeyi cok seven bir insanim. Cocuklugumdan beri, evimize ilk radio-teyp ve televizyon girdiginden beri yalniz kaldigimda muzik acip ileri geri yururum. Kral tv acikmis, dream tv, super fm, best fm hic farketmez.

Pandeminin etkisi ile artik ikimizde hep evde oldugumuzdan bu yurume seanslarinda gulce de yanimda. Bir sure sonra gulce benden gelen bir ‘cork cork cork’ sesini farkedip, rahatsiz olmaya basladigini beyan etti. Alla alla yuruyoruz kardesim, kime ne zararimiz var diye atarimi yaptim tabi. Sonra kendimde dinleyince hakkaten bi cork cork cork sesi gelmekte. Dun Gulce terligini cikar da yuru dedi. Kendimi taniyan bi insanim, basurum oldugu kadar, çitlayan kemiklerim de var. tabi Gulce bundan habersiz. Ne guzel ya, yillar sonra bile, insalarin karsi tarafa kendileri ile ilgili yeni bilgi vermesi. Terlikleri cikarip yurumeye basladim. Her adimda bilegimden çit diye ses geliyor. Sebebini bilmiyorum, ciddi saglik problemleri de olabilir. Ama her adimda gelen bu sesten sonra Gulce “siktir et ya sen terlikle yuru” dedi. Ahahahha beterin beteri var hesabi.

Iste koray candemir dinliyordum. Sade albumu. Gulcenin benim kadar Kargo ve Koray sevgisi yok. Ben olmasam hayatinda acayim da dinleyeyim  demez heralde. Dinlerken bir yandan da yuruyorum. Sonra album bitti. Bir sessizlik oldu. Yeni bir sey acmadim. Korayin ne kadar rockstar oldugunu, hayal kahvesinde onu dinlemenin ne zevkli oldugunu, Harun Tekin’le olan dostluklarini, kendisinin ana akim denilen bok cukuruna girmeyisinin muhtesemligini falan dusunurken falan hep yuruyordum. Yururkende surekli bir cork cork cork sesi. Iste o anda Gulce muzik yok mu ya dedi. Aslinda niyeti terlikten gelen sesi bastirmak. Ne o dedim, cork cork cork duymak yerine Osmanli sarigi mi gormek istersin. Hahahhahha ulan komigim amk ya. Ama Gulce de guldu. Nadiren guler benim esprilerime. Cok espri yapiyorum cunku. Kafamda bir takim tayfunlar var. benim dinleyicilerim. Onlar her esprime guldugu icin kendimi hep cok komik zannediyorum. Ama Gulcem gercek bir insan. Onun da bir cizgisi var mizah konusunda. Onu guldurmek zor. Seks yapmak icin  dans eden bir orumcek turu var. hatunu dans ederek etkilemeye calisiyor ve eger hatun begenmezse dans eden erkegi zehirleyip olduruyor. Yani seks icin olumu goze aliyor bu orumcek turunun erkekleri. Bu nasil bir seks tutkusu ya. Allahtan bizim boyle kriterlerimiz yok. Guldurmek yeterli. Esprin begenilmezse bile hala sansin var. acindirma taktigi.

Girizgahi yaptik sanirim. Bir yazi icin gerekli karakter sayisina ulastik galiba. Ne diyorduk evde kaliyoruz. Ya bu kodugumun virusu butun avustralyayi pas gecti, Melbourne ve cevresini esir aldi aminakoyim. Gunluk sayilarimiz  250-300-400 seklinde gidiyor. Hatta onumuzdeki haftadan itibaren maske takma zorunlulugu getirildi. Takmayana 200 dolares ceza. Kardesim bilal’e anlatmak diye bir sey var ya. Koskoca basbakan halka maskeyi nasil takmalari gerektigini anlatiyor. Amk maske dedigin yuzune takilan birsey. Bunu anlatmaya niye gerek var ya. Ama var site. Bilal her yerde bilal cunku. Ve baskanimiz ekledi, maske olmasa da olur, atki, esarp bir sey takin ya, yeter amina koduklarim diye ekledi. Ekler abi adam. Halki taniyor cunku, bravo baskan, yuru be.

Simdi bu pandemic, virus falan tabi afilli konular, bu islere kafa yoranlar icin. Devletlerin bunu kullanarak distopik, fasizan yonetimlerini uygulamaya gecirmeleri icin bulunmaz nimet. Missal dun sidneyde 60 kisilik ev partisi verilmis. Polis haber almis, eve birber gaziyla falan girmisler. 30 kisi tutuklanmis, 60 bin dolares ceza kesilmis. Gulce de diyor ki, ya onlar hakliysa, yani partiyi verenler. Evet neden olmasin. Ben de dedim ki matrixte bile ucuncu filmde makinelere karsi buyuk savastan once devasa parti verilmisti, morfeus, neo falan fena trans ortamlardi. Neonun trinitiyle olan son sevismesi falan. Ah ulan ne guzel gunlerdi. Yani demem o ki. Dunya sanki gitgide ikiye ayriliyor gibi. Eglenmeyi seven, siki tasagina denk olanlar ve sonuna kadar devlet idaresi altinda, guvenli bir ortamda asgari yasam duzeyinde yasamak isteyenler gibi.

Nordik bir distopya filmi izlemistik. Siyah beyaz bir dunyada, basroldeki oyuncu bir evin duvarindan gelen kahkaha seslerini duyup, duvari kirmaya calisiyordu. En son duvarda kucuk bir delik actiginda, sapsari gunes isigi ve poti kare mavi-kirmizi-beyaz bir masa ortusu goruyordu. Insallah oyle bir dunyaya uyanmayiz bir gun. Poti kare masa ortuleri guzeldir be abi. O degilde nolacak oglum bu isin sonu. Virus ilk basladiginda bir arkadasimiz festival,konser ayagina avustralya’ya gelmisti. Yavastan sinirlarin kapatilmaya baslandigi zamanlar. Geldigi festival iptal edilince biz de arkadasa artik ulkeye don, bak isler kotuye gidiyor dedigimizde, “ben sidneye gidecegim” demisti. Biz de abi yapma etme falan darken, arkadas “bu virus cok canimi sikiyor artik” diye bi atarlanmisti. Artik yavastan biz de onun kafaya eristik galiba.

Ama yok lan belki de erismedik. Biz hep boyle insanlardik. Evimizde takilir, rakimizi, biramizi icer, televizyondan yutub izledigimiz icin mutlu olur, netflixe yarrak gibi filmleri icin soveriz. Arada kitap okur, dergilere goz atar, hayatimizi mutlu mesut devam ettiririz. Kendi aramizda tartisir, sonra etrafimizda baskasinin olmadigini farkeder yine birbirimize sariliriz. Erkan Ogur gibi, portakal suyu icerken muzik bitti diye karsidan biri gelse donup kalabiliriz. Adama portakal suyu icerken bile rahat vermiyorlar bozkirin tezenesi. Hadi saglicakla kalin, cok da seyetmeyin, ya gelir gecer bunlar, neler gelip gecmedi ki(gecmedi).

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s