selamlar okuyucu,
sabah uykulu gozlerle kalkip, boxeri ve ustundeki burusuk tisortu ile poset cay yapmak icin ketili acan, gotunu kasiyip sigara yakarken, fonda nick cave acarak karizmatik olacagini zanneden blogunuz vakitlice yayinda.
size inanilmaz bir hikaye anlatacaktim(tayfun) ama yazdigim milyonlarca kelimeyi, bira icmek icin kaldirdigim elimi klavyenin ustune cok yakin gezdirince tum yazdiklarim silindi ve tam o anda blogun taslak sayfasi kaydedildi ibaresini cikardi. oldukca sikimsonik bir andi, ama blogunuza yakisan da budur. space jam filminde yetenegi uzaylilar tarafindan calinmis nba oyunculari gibi kaldim ortada, evet tarafindan. ama sikinti surada idi, benim zaten bir yetenegim yoktu.
nasil anlatsam bilemiyorum bu durumu, bir saat once bahcede yazi yazayim diye dusunup bira icerken, kendimce cok guzel espriler bulmustum. oyle ya, bir yazar kendisini okuyanlari guldurebilmeli, oyle degil mi? sonra iceri girdigimde o esprileri unuttum, bilgisayari actim, bir bira daha aldim, yazmaya basladim, unuttugum esprilerin yerine bir iki baska espri buldum, onlari yazdim, cok mutluydum. sonra bir anda her sey yerle yeksan oldu. yazdigi her sey gitmis, ictigi bira adedi artmis, esprisi kalmayan bir bilogirdim artik. o yuzden su andan itibaren okuyacaginiz hic birseyden mesul degilim.
aslinda ufak tefek hatirliyorum. her sey cumartesi sabahi evin yanindaki hastanenin sikimsonik insaati ile basladi. sabaha karsi gelen guuummm sesiyle uyandik. hastanenin bir bolumunu yikip yeniden yapacaklardi. bu vesile ile bende aniden uyanmanin verdigi sevkle “guduk bu sefer kesin oldu” seklinde esprimi yaptim. benim icin normal bir seydi, espri yapardim, sessizlik olurdu, kendi kendime keh keh keh diye guler, utanmazca hayatima devam ederdim. ama bu sefer farkli bir sey oldu. gulce de guldu. ooo espri tutmustu. o zaman sulandirmali, sundurmeli, esprinin anasini sikmeli, ve karsimdakini biktirmaliydim. ilginc bir sekilde orada biraktim ve hazirlan seni bir yere goturecegim dedim. ama aslinda daha once gulceye hafta sonu onu bir yerlere goturecegimi soylemis ama neresi oldugunu soylememistim. sonucta bir yerlere gidecegimizi biliyordu, ama benim hazirlan bla bla seklinde ki karizmatik soylemim bisikime yaramamisti. en azindan nereye gidecegimizi bilmiyordu, macera daha yeni basliyordu, benim oldurucu esprilerimle bas edemezdi.
espri kismina niye bu kadar takildim bilmiyorum, belki de ergenligimde okuyup, testlerini cozdugum cosmopolitanin etkileri yeni yeni cikiyordu. “kadinlar kendilerini gulduren erkekleri severler” yillarca esquire, gq, fhm okudum daha “erkekler kendilerini gulduren kadinlari severler” seklinde cumle gormedim. ama oyle degil mi, insan kendini guldureni sever.
su ana kadar ki kismi gulceye okuttum, ooo cok iyi olmus, eminim silinen kisim daha iyidi ama bu da baya iyi dedi. ben de karsilik olarak, ulan madem o kadar begendin, okumadigin bir onceki kisim icin nasil eminim daha iyidir diyosun, demek ki bu yazi o kadar iyi degil dedim, gulce de bir bira daha vereyim sus ve yazmaya devam et dedi. teklifi gayet makuldu. sonucta insan ne icin yasar? bir bira daha verilecekse benim icin sorun yok.
gidecegimiz yere dogru yol cikmistik, muzikler guzeldi, arabamiz ki kendisi ismet olarak anilir buralarda, gayet hizli gitmekteydi. hiz siniri 100 km ve cruise control acikti. bu kadar gizemin fazla geldigi yazariniz tayfun yaziyi nereye baglayacagini bilemedigi icin gidecegi yeri simdiden simdiden soylemeye karar verdi. phillip island. evet victoria’nin guzel adasi filip aylinda gidiyorduk, umuyorduk ki lost adasi gibi gizemli olmasin. bizi sasirtmasin. bize bir adanin verecegi tum duygulari versin. nedir bunlar, yesillik, guzel bir deniz, guzel mekanlar, sorfcu cocuklar, bikinili kizlar.
ada diyince bizim icin cagrisimi buyukada olur hep. hic buyukada’da kaldin mi okuyucu? kalmadiysan kal, kaldiysan bir daha kal, hani gunduz vapurla adaya gecersin, milyonlarca insan da seninle gecer, butun gun gittigin heryer de onlari gorursun. sonra aksam olur, son vapur hareket eder, insanlar kadikoy, pendik, besiktas ve istanbulun bilumum semtlerinde ki evlerine donerler, ama sen orada kalirsin. ne guzel bir histir o. herkes gitti ama sen oradasin. adada trafik yok, sokaklarda yollarin ortasinda yurursun, rakini icer baligini yersin, cila icin bira icersin iskeleye bakan bir barda, icerdekilerde senin gibi adada kalacaklardir, gururla soylersin, ben de adada kalacagim, son vapur sikimde degil diye. iskelenin karsisinda kutu diye bir cafe vardir, nargile de yapar, kedileri de vardir. hayatinin en mutlu anlarini yasadigini hissedersin, adaya gelmis, tepeye kiliseye cikmis, orada bira sucuk yapmis, bir kayanin uzerinde evlenme teklif etmis, evet cevabi almis, asagi inmis, sevdiceginle raki icmis, cila niyetine bira icip, bir kediyi severken nargileni icmis, ve taksi tutmaya gerek kalmadan uyuyacagin yataga yuruyerek gitmis, sabah gunesin ilk isiklari ile huzur icinde uyanmissindir.
ah ne guzel zamanlar. bu sebeple ne zaman adaya gitsem hep iyi hissederim. ama filip aylindin bu kadar iyi gelecegini tahmin edemezdim. uzun zamandir tatil yapmayan bunyeye nereye gitse iyi gelecekti belki ama bu kadarini biz de beklemiyorduk. san remo denen kasabadan philip island’a bir kopru ile baglanirken yasayacagimiz nefes kesen anlari tahayyul edemiyorduk. ama simdi kelimelere dokmeye gelince ifade etmek zor. belki de herkese bu kadar guzel gelmiyordur, biz abartiyoruzdur. ama blog bizim abartmak serbest.
gulce icin surpriz yaparak, kalmak icin bir cadir ayarlamistim. icinde yatak var, sicak su icin ketil var, kapisinin onunde oturup izlemek icin yildizlar ve ay var, sansimiza denk gelen mangalda odun atesi var. yan komsularimiz sevisgen ergenler oldugu icin sahile gidince, mangal atesi bize kaldi ve cadirin onune cektik. yani bu anlari nasil anlatsam bilemiyorum. sabah uyaninca boxerinla mutfaga gelip, ketili acip, arkadasinla pes 2009 oynamaya devam etmek gibi. gece boyu atamadigin o golu atmak gibi bir zevk. olum fenerbahce sampiyon olmus gibi diyim ben sana, daha ne diyim.
philip island’a gidecekler icin tek bir tavsiye verebilirim, adanin her yerini gezin amk, sonucta ada, her yer her yere yakin, cowes, rhyll, summerland(ki bunu gormeden gelirseniz, islak odunum hazir), churchill island(islak odun burda da devreye giriyor) berry beach, smiths beach, new heaven v.s ha orada denize sifir evler goreceksiniz, salonlari okyanus manzarali ve komple cam olan. heh, onlara kufur edin, cunku biz ettik ve icimiz sogumadi. lan orda raki icmezsin, sen niye o kadar zenginsin ve niye o evi aldin. kaybedenler kulubunde diyor ya, fasulyeye yarim kilo seker atanlari, george best sevmeyenleri kiniyoruz diye, biz ona okyanus kiyisinda evi olup raki icmeyenleri de ekliyoruz, anlarina koyayim onlarin cok ayip ediyorlar.
sabah beste karga ve inek bagirmalari ile uyansak da icinde yatagi olan bir cadirda kalmak inanilmaz bir deneyimdi. telefon sarjda olmasa nerede kaldigimizi yazardim ama yapamiyorum amk. hep boyle olur zaten, buna da hayat diyoruz.
ha bu hayatin icinde ali koc’u baskan yapmak da var. ulan yillarca dedim nolcek bu fenerin hali diye, aziz istifa diye, sonunda ali koc’u baskan yaptik. ne diyim daha. simdi de yeniliyoruz ki daha bugun goztepe’ye yenildik, ama olsun baskanimiz ali koc be olummmm. olum alex varken, pvh varken bu kadar hava atmamistim, resmen takimin baskaniyla hava atiyorum. hele o kongrede yaptigi konusma yok mu, gulce beni elestirdiginde surekli o laflari kullanip prim yapmaya calisiyorum; “siz bizi hic anlamamissiniz yeaaa, biz degerler diyoruz, etik diyoruZ, ne diyorsaniz bir fazlasi” seklinde atar yaparak bitiriyorum, ama yemiyor tabi. cunku gulce fenerli degil, besiktasli. konu buraya nasil geldi bilemedim, o zaman ben size bir iki mac anisi anlatayim.
lan yok ne mac anisi. aslinda anlatsam mi, bilemedim. hani seyahat blogu ya burasi. ahahhaha ya siktir et seyahati, bi gun ankara deplasmanindayiz diye giriyormusum. yok la yok. onlar da baska yaziya. simdilik durum raporu bu kadar, ben vazodan bira icme denemesi yapmak istiyorum, o yuzden yazi burada biter, denemenin sonuclarini da yazarim, ne de olsa merak edersiniz. boyle insanlar var di mi instagram’da, facebook’da falan. yaptiklari sikimsonik seyleri insanlarin merak ettigini dusunen, paylasimlarinin altina sizi merakda birakmam falan yazanlar. onlara da kufurlerimizi ileterek bitirelim yazimizi.
hade saglicakla bozkirin tezeneleri.
Biz cok yanlis zamanda gelmisiz ya, arabadan sonra gelicekmisiz ki accik biz de sebeplenelim.. Biz de anca CBD’ye git gel yapip Avustralya’yi gezdik diyoruz iste :))
Siz gezin ogrenin gencler, gelince nokta atisi hep beraber gezeriz insallah 😉 (Gerci bebeli gezme size uymaz muhtemelen ama buluruz elbet bi hal caresini)
Öperiz, sevgiler
selam gençler, bebeli bebesiz, her türlü avustralya gezdirilir 🙂 araba çok işimizi gördü, birlikte gezerek daha çok işe yarar umarız, arkaya bebe koltuğuda koyarız, arka cama “baby on board” stickeri, bizden kralı yok.. ;))
Çok hoş bir yazı olmuş:)))))