Selamlar okuyucu,
“Merhaba, uzun yorucu bir kisin sonunda buradayiz bir yaz aksami, kara kisin sonuna dogru.” Ne guzel diyor bulutsuzluk ozlemi yasamaya mecbursun sarkisinin bir canli kaydinda. Hic bitmeyecekmis gibi duran bir kis mevsimi. Gerci hala devam ediyor ama olsun bir kac gundur gunes yuzumuze gulmekte ve biz gunes gorur gormez acan sonra soguk havada yanan elma cicekleri gibiyiz. Iki saniye gunesi gorelim tav oluruz.
Ne olursa olsun yasamaya mecbursun diyerek devam ettigimiz hayatimiza sessiz sedasiz devam ediyoruz. Bir kis klasigi olarak melankolilerle, huzunlerle. Sonbahar, kis aslinda bunlar cok guzel mevsimler bence. Insan bir ozune donuyor, sorguluyor. Sominenin basinda, elinde viskisi, yudumlarken insan ne yapsin, ozune donuyor. Yok ebeyin ami. Ne sominesi ne viskisi. Salonda bulunan isiticimizla kis sartlarinda hayatta kalma mucadelesi veriyoruz okuyucu. O arada hayatimiz film seridi gibi onumuzden geciyor ona da sorgulama diyoruz. Sorgulama demisken gecenlerde adrese dayali soy sop seysi cikmisti ya e-devlette, heh onu yaptim, dedim biz selanik gocmeniyiz bakalim baska nerelere ugramis bizimkiler, paris, londra, madrid, olmadi sofya, ulan bursa, Antalya. Yok amk 150 yildir Giresun’un disina cikmamislar. Lan insan bi trabzona, orduya gider, yok, varsa yoksa bahcede lahana, fasulye, domates, findikta gecici iscilik.
Simdi kis dedik ya, avustralya dedim mi ben bu arada? Televizyonunu yeni acan seyirciler icin soyluyorum avustralya’da yasiyoruz. Evet egoyu tatmin ettik. Bakim ettik mi? evet olmus. Kis bizim icin ruzgar, biraz yagmur, alabildigine kuru soguk demek. Dogdugu andan itibaren kar goren bunyeler icin ne uzucu di mi? kar yok ulan, allah icin bir damla yok mu diye gokyuzune bakip sorarken arkadaslar uyardi, var lan var, denyolugu birak, yolun ortasinda dizlerinin ustune cokmus, gokyuzune bakip bagirirken. Asiri amerikan filmi izlemenin zararlari.
Kar varmis okuyucu. Hem de bir yerde degil. Bir kac yerde. Mt. hotham, mt, buller, lake mountain v.s bu bolgelerde kar pisti bile varmis. Kar pisti bile varmis dedim ama bana bir anlam ifade etmedi tabi. Sanki kayacagim. Ilk gencligim babamla sabaha karsi trt’de yayinlanan kis olimpiyatlari izlemekle gecti. Kayakla, sinovbordla ilgim o kadar. Benim icin kar kartopudur, yarim birakilan kardan adamdir, egimli sokagimizda posetle kayip yolun buz tutmasini saglayip arabasi olan konu komsudan firca yemektir. Ha bir de artvin’in cok cok icerilerinde bir koyunde, alabalik satmak icin girdigimiz bir balik ciftliginde, sahibi olan teyzenin, ‘ben seni cok sevdim, bir kac gun daha kal buralarda’ demesidir. Karli kapli bir ormanin icinde teyzeye saygilarimizi sunup devam etmistik igdir yoluna.
Mt. buller’a gittik biz de. Melbourne’de faaliyet gosteren tur firmalarindan birinden satin aldigimiz otobus biletleri ile gittik. Niye arabanla gitmedin yarram dedigini duyar gibiyim okuyucu. Acemiyiz cunku, simdi kayar falan, yapamayiz, edemeyiz ne gerek var dedik tur satin aldik. Yaklasik on iki saatlik kar keyfimizin dokuz saati yolda gecti. Bi sikim anlamadik desem yeri. Bi ara telesiyeje bindik, geri donduk sonra. Yani tur mur satin alma okuyucu, atla arabana, dagda ya da yakinlarda bir oda kirala, ertesi gunde effendi gibi evine don. Ama olsun, 3 yildir kar gormeyen bunyeye iyi geldi.
Ee baska ne yaptiniz amk, alti aydir ses soluk yok, nabiyonuz lan siz orda, bizi mi yiyosunuz lan dedigini tahmin ediyorum okuyucu. Ne yapalim, arabayi aldik ya, kucuk burjuva olduk, daha sizi tanir miyiz lennnn. Yok lan valla bi iki yere gittik ama bi yazi malzemesi cikmadi, sonra ben de ne sikime aldik lan bu arabayi, otobusle gezsek daha cok hikaye cikiyordu falan diye soylendim. Sonra arabanin taksitleri aklimiza geldi, arabayla gittigimiz yerleri premium okuyuculara mi anlatsak falan dedik. Plan aklimiza yatti, son bir ayin istatistiklerine baktik, gunluk uc ziyaretci ya var ya yok amk. Blog olmus dutluk.
Biz de sizin gibi dusunduk valla, dedik vururuz kirbaci, yardiririz gideriz dedik, yedi bolgede seksenbir ilde dedik. Ise araba ile gidip gelmenin disinda bi sikime yaramadi araba, is yerinde hafta sonu calisacak eleman istediklerinde ‘ee ben hafta sonu yol yabicam’ diye diye adamlari yiyorum, pazartesi oluyor, soruyorlar ne yaptin diye, cevap yok, tramvayla ise gidip gelen gulceden de “senin yapacagin ise baslarim, hani lan bu arabanin bize katkisi” bakislarini alinca dedim bir seyler yapalim. Lorne diye bir kasaba varmis, great ocean road adli buyuk, ve heybetli karayolumuzda, evden iki bucuk saat kadar yol yapmak lazim. Dedim olummm yapalim bunu. Yaptik.
Ulan bu great ocean road denen zamazingo avustralyalilarin ovdugu kadar varmis. Okyanus kenarinda, bir taraf mavi, bir taraf alabildigine yesil. Mavinin ve yesilin cesitli tonlari. Lorne kasabasina vardik. Denize karsi bir kahvalti. Pier dedikleri iskeleler var, oraya bir yuruyus. Yosun kokusu, dalga sesi, ruzgar, ask, sevis.. ohomm. Lorne cok guzel kasaba birader. Bir de tepesinde look out varmis, teddy’s look out. Yolunuz duserse oraya cikin, en guzel great ocean road fotolari orada.
Onemli olan mekan degil haci yol. O yolda okyanus dalgasi, agacin yesili darken, muzigi bir aciyorsun, teomanlar, ac dcler, mfoler, kardes turkuler aman aman, sabahlar olmasin, demin melbourndeydim, simdi lornedayim, vallahi demin melbournedeydim diyerek yol akiyor.
Iste boyle okuyucu, sanki hic derdimiz yokmuscasina yasadik yine. Dert olmaz mi okuyucu, o da raki sisenin dibinde. Bu ara diyetteyiz. Yemekteyiz gibi biz de diyetteyiz. Alkol falan hak getire. Ama yaptigimiz onca yolun hatrina dedim bu birayi hakettik, actim bi Heineken.
Onu bunu bilmiyorumda okuyucu, yol yabmak baska bir seymis ya. Otuz bes yasindan sonra bunuda mi gorecektik. Oglum uc bes kisi kurbana girer gibi girelim jip mip bisi alalim lan, ne o oyle corolla falan.
Iste boyle okuyucu, size derde bogacaktim, cok guzel seyler dusunmustum, her gece kafami yastiga koydugumda bunu yazarim, aglar lan bunlar diyerek dusundugum hicbir seyi yazamadim,
Neyse saglicakla kalin, bozkirin tezeneleri. Yedi bolgede, seksen bir ildeeee.. 😊