herkesin popisi kendine

selamlar okuyucu,

domestos sever bloğunuz vakitlice’ye pazar akşamı çöktü. cuma gününün sonuna doğru gelen o muazzam mutluluk ne güzeldi ama di mi? hiç eğlenmemiş gibi eğlenecektik, hiç içmemiş gibi içip, hiç gezmemiş gibi gezecektik? ama ne oldu, pazar sabahı kalkıp elektrik süpürgesini eline alınca hayatın acı gerçekleri ortaya çıktı. evi bok götürüyordu ve biz bundan çok memnunduk. ahh toplum baskısı sen nelere kadirsin ya. ulan hadi temizliğe giriştik müzik de açalım dedik. hesapta ac/dc ler, metallicalar havada uçuşacaktı, yutubda arifin mençıstıra attığı golü ararken songül karlı sütyensize ulaşan adam gibi yine teomanlara, pamelalara sonrasında mirkelamlara döndük. tipik doksanlar saundu. nostalji bizi yedi bitirdi a dostlar.

okuyucular, dostlar, romalılar hobi nedir bilir misiniz? iş başvurularında hobilerine kitap okumak, müzik dinlemek yazan nesil orda mısın? bunu neden aşağılarlar anlamıyorum. evet abi sadece kitap okuyorum ve müzik dinliyorum. ne yani, nedir, ne istiyorsun lan benden, hepimiz mi sanat galerisi açalım, hepimiz mi sıcak saatlerdeki mehmet aslantuğ gibi çok canı sıkılınca babasının yanına, kanlıcadaki villaya marangozluk yapmaya gidelim.

mesela benim hobim bira içip, eğer varsa piley sitayşında pes oynamaktır. yoksa bira içmek ve müzik dinlemek, sağa sola kusmak, gece sokağa işemek ve bittabi kitap okuma kisvesi altında kahveciye gidip sağı solu kesmektir.

neyse efendim uzun lafın kısası istiyoruz ki şu hayatta bir hobimiz olsun, malum yaşlanıyoruz, yarın bir gün emekli falan oluruz, evde oturmak icap eder falan bir şeylere tutunalım. evde çok oturmaya alışık değiliz, öyle bir sistemde büyümedik ki amınakoyim, gelsin para, gelsin hedefler, hep ver, hep koştur.

ama hobi dediğin basit gibi görünse de bize zor. balık tutmaktan anlamayız, çok sevmeyiz de. marangozluk yok, garajı şirkete çeviren amerikan filmi gençliğinden hiç nasiplenmedik. varsa yoksa kitap okuyorum, müzik dinliyorum. niye biliyor musun, yetenekli olduğumuz konularda hayallerimize koştuğumuz anda “ben sana yapma demiyorum, hobi olarak yine yap” lafıyla büyüdük. şarkı söyleyeceğim, resim yapacağım, marangoz olacağım desen de takım elbiseyi giyip muhasebe departmanına kapatıldık. elbette sen farklısın okuyucu, biliyoruz 🙂

neyse efendim ne yapalım ne edelim derken gülce kendini resme vurdu. seviyor, içinde var. renginin aldatıldık şarkısının klibi gibi sağa sola boya atıyor. aduket, oryuken çeker gibi valla. ben de uzun zamandır diyordum, model helikopter falan istiyorum. çok bildiğimden değil, tek motivasyonum helikopterin bence çok estetik olması ve bir şeyi uzaktan kumanda etmenin verdiği haz. ama dedim ya okuyucu ben söylerim sonra bir bira daha açarım, çünkü en güzel hobi ulaşamadığın hobi. bu lafı ilk söylediğimin üzerinden çokca zaman geçmişti, orta dünyada huzur hakimdi, o derece. sonra bir gün gülce bana bir model helikopter hediye etti ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar.

mutlu yaşasak iyi abi. bugüne kadar elime almamışım böyle bir alet. şimdi elime almamışım, alet malet diyince hemen aklına seksist şeyler gelmesin okuyucu. neyse efendim, gülce almış en ucuzundan bir şey, çocuk kırsa da içimiz acımasın demiş belli. şaka tabi(korktu), yok be ya birlikte gittik aldık. box hill denen küçük asya suburb’ünde güzel bir hobi dükkanı var. şehir merkezinden 109 nolu tramla ya da tren kullanarak gelebilirsiniz bu güzel ilçemize. heh oraya gittik, baktık bi ince araştırdık. satıcı çocuk en ucuzu en iyisidir, madem ilk defa olacak, milli olacaksınız, bunu kullanın diye bir model gösterdi. küçük bir helikopter, kumandadan bataryası şarj ediliyor, marka modeli blade scout cx. ufacık tefecik. ama çocuk dedi ki, bunlarda denge daha kolay sağlanıyor, büyük modeller daha sonrası için, onu alırsan iki dakikada kırarsın, yedek parçası da yok ama küçükler hem buna uygun, hem de yedek parçası bizde var, bağladı bizi resmen, satış sonrası hizmet verecek bize.

ya işte okuyucu, kıracaktık, yedek parça alacaktık, çok güzel hobimiz olacaktı. ama ben ne yaptım amınakoyim. daha üçüncü dakikada gülce kullanım kılavuzundan okuyup, bana “trim yapp, trim yaptın mı, throttle yappp” diye bağırırken ben hıyaaamıınnnaaa nidasıyla üst komşunun çatısına çaktım helikopteri. gülce trim yaptın mı derken, ben içleri ısıtan melih gökçek gülüşüne bağlamıştım. noldu dedi, bişe yok ya, hobi benim neyime, ben bi nargile yapim diyince, gülce döner tekmeyi koydu bana, sonrası bir ışık, biri bana gel gel diyo. yok be okuyucu, canın sağolsun dedi, bir tane daha alırız dedi. hee yaaa, sabancıyız ya biz, koçuz ya, alırız tabi, para kolay mı kazanılıyor kadın derken bir döner tekme daha. allahım şaşmış. alırız yeeaa diye bağladım ben de.

işte böyle okuyucu. matrix gerçek olmadı ki kulağımıza dokunup, “helikopter yükle tenk” diyelim. ama yılmak yok, bir tane daha alıp, bu sefer gidip efendi gibi açık alanda kullanacağım. evet malım, bu bilgiyi öğrenmek için bunun olmasına gerek yoktu ama nabıcan be oğlum hayat sen düşünürken başına gelenler miydi neydi o? ya sokayım işte, böyle laflar ediyorlar, bizi de zor durumda bırakıyorlar, bak adam haklıymış diyoruz her seferinde. evet abi büyük laf, bravo sen bildin, sinire kestik okuyucu. neyse bir bira daha açayım en iyisi. bitirirken pentagram, sonsuz çalıyordu. geliyor geçiyor hayat, dönüyor durmuyor dünya diye. hobi yapmak lazım abi.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s