güneşli pazartesiler

los lunes al sol sevgili okuyucu,

ne demek lan bu dediğinizi duyar gibiyim. ya da demediniz de biz kendimizi çok önemsedik. buraya bir kaç bir şey yazıp, çiziktirecektim aslında. böyle iş, güç, işsizlik, iş arama süreçlerinde insanı girdiği pozisyonlar, sürekli gelen reddediliş maillerine verilen anlamsız tepkiler, tepkisizlikler falan diye.

sonra bir film izledim hayatım değişti. uu beybi bende bir hareketlenme oldu. nolmuş, nolmuş diyorsun biliyorum. bir şey olmadı yav. oturuyorduk, akşam yemeğini fazla kaçıranlara has o koltuğa uzanma pozisyonunu almışken gülce bir film izleyelim dedi. sinefil olduk son zamanlarda. o kadar çok film izledik ki en son geçen gün kibar feyzoyu falan bir daha izledik. şekerpare, süt kardeşler falan gırla. neyse ailemizin araştırmacı kişiliği gülce’nin önerisi ile los lunes al sol isimli javier bardem’in başrolünü oynadığı bir filmi izledik. güneşli pazartesiler diye çevrilmiş güzide dilimize.

filmle alakalı izlemeden önce şöyle bir yorum okudum. “otuz saat daha devam etse, izlemeye devam ederdim.” bu minvalde yazmış ekşi sözlükte immanuel tolstoyevski. bittiği an film, aynı yorumu yaptık diyebilirim.

neyse, geleceğim nokta, işsizlik, işten çıkarılma ve sonrası üzerine çok güzel bir filmdi. yazacağım onca sikko yazıya hiç gerek bırakmadı resmen. ince bir sızı ile, gülümseme arasında gitti geldi bir grup liman işçisinin yaşadıkları. hatta yaşamadıkları.

çok güzel alıntılar yapılmalık bir filmdi. apartman çatısından maç izleyen dayılar, gol pozisyonu olunca kapalı tribünden dolayı görememeleri, alkole karşı olan bağışıklık düzeyinin gittikçe gelişmesi, agresiflikler falan en fazla da umut. neden olduğunu bilmediğimiz, umut.

filmde rus bir karakter de var çok güzel bir alıntı yapıyor. sovyetlerde iki arkadaşın devrimden sonra olan konuşmasıydı sanırım. birisi “biliyor musun bize komünizmle ilgili söylenen her şey yalanmış” diyor, diğeri de “evet, kapitalizmle ilgili her şey de gerçekmiş” diye cevap veriyor. vay vay vay babaların laflara gel.

işte böyle, güneşli pazartesiler filmi anlatacak her şeyi anlatıyor. işte yazı falan tasarlamıştım kafamda, biramı da açmıştım, ama gerek kalmadı. ahkam kesecek kelimelerim bitti orada. ama kafamda tasarladığım yazıyı, meksika sınırının en güzel abisi tarık tufan’ın bir alıntısı ile bitirecektim. niye umut hep var, çok güzel yazmış. onu da en sona iliştiriyorum.

güneşli pazartesiler olsun efenim.

“matematiği sevmiyoruz baylar,
12 resim ve ikametgahla hiç bir yere başvurmadık
ceketimizin ön düğmesi hala kopuk
yoksul kızları ve gözlüklü çocukları savunuyoruz
kentin tanrılarına karşı
yarını düşlüyoruz…”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2 comments

  1. Avustralya’ya gidince işe başlamadan önce oradan mesleğinizle ilgili herhangi bir kayıt, belge gibi bişey aldınız mı ? benim mesleğim için katı testlerden geçmek gerekiyormuş.

    • selamlar, biz pr vizesi ile geldik, o türk denklik işlerini gelmeden önce vize başvurusu zamanı mecburen yaptık. ama geldikten sonra herhangi bir şey yapmadık.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s