Avustralya’da İş Aramak

Merhaba okuyucu, her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan. Ailemizin sıkıcı, konu bazlı, madde madde yazanı olarak yeni bir konu ile karşınızdayım. Başlıktan da anlaşılacağı üzere konumuz “ Avustralya’da iş bulmak ve sonrası” gibi bir şeyler. Peki neden yazdım ki şimdi böyle sıkıcı bir yazı ben. ( evet cidden sıkıcı) E işte buraya yeni gelmiş, gelmek üzere olan ve bizi okuyan birileri varsa belki bir faydamız olur düşüncesi ile…

Öncelikle başlık çok iddialı ve konu çok geniş farkındayım. O nedenle “kişisel deneyimlerim ve 1 yılı biraz geçen süredeki gözlemlerime” dayanarak yazdığım notunu da düşeyim baştan. Öncelikle sevgili beyaz yakalı dostlarıma yönelik olarak kişisel tecrübemi yazıp aralara ya da sonra da genel gözlemlerimi ekleyeceğim.

Geçen yıl bu zamanlarda iş teklifini almış ve 4 Ocak’ta iş başı yapmak üzere sözleşmemi imzalamıştım. Peki bu noktaya gelene kadar neler yapıldı, yapılmalı ve nelere dikkat edilmeli. Başlıyoruz.

1- CV değil o Resume: Evet öncelikle buradan başlıyor farklılık. Amerikan ekolünde ingilizce öğrenmiş ve plaza hayatlarında İngilitürkçe çalışmış ve yıllarca özgeçmiş gibi harika bir kelimeyi es geçip CV demiş bizler burada – her ne kadar CV dediğinizde ne dediğinizi anlasalar bile- bu arkadaşa Resume deniliyor. Peki burada Resume nasıl olmalı fark var mı Türkiye’deki örneklerden? Hem evet hem hayır. Benim Recruiter dediğimiz İnsan Kaynakları firmalarından ( genellikle iş arama ve görüşme süreci bu firmalar üzerinden oluyor.) edindiğim bilgiler, eş dosttan duyduklarım ve dayak yiye yiye öğrendiklerim şöyle:

A- PDF mi unut gitsin. Resume dediğin Word olur : Altın kural. Kesinlikle özgeçmişiniz word formatında olsun. Bir çok recruiter pdf dosyaları açmadıklarını itiraf etmiştir. ( Çoğu zaman tüm özgeçmişi okumayıp ctrl- F ile anahtar kelime arattıkları için sanırım.)

B- Kişisel Bilgiler : Türkiye’den en önemli büyük fark burada sanırım. Özgeçmişinize yaşınızı, cinsiyetinizi, adresinizi yazmak zorunda değilsiniz. Bizim memlekette neredeyse ayakkabı numaramızı bile talep eden işverenler burada – daha çok ayrımcılıkla suçlanmaktan çekindikleri için- böyle bir beklenti içinde değiler, ha keza fotograf da aynı şekilde. Hatta adınızı bile kendi adınız olarak yazmak zorunda değilsiniz. Sonuçta bu hukuki resmi bir belge değil ve siz de hukuki adınızı yazmak zorunda değilsiniz ( 2 Türk arkadaş aynı özgeçmişi kendi adları ve bir de yerel adlarla gönderiklerinde aldıkları yanıtlar arasında ciddi fark olduğunu iddia etmişti. Ben şahsen böyle bir ayırımcılık yaşamadım.)

C- Anahtar kelimelerle siz: Her bir iş tecrübenizi kronolojik sıra ile yazıp uzun cümlelerle neler nele başardığınızı yazmak istiyorsunuz biliyorum. Yapmayın demiyorum, hobi olarak yine yapın. Ama en azından özgeçmişinizi başına sonuna bir yere bir bölüm açıp sizi ifade eden kelimeleri yazın. Yani nasıl bir iş ilanına bakıp “ aa beni arıyorlar lan” dersiniz ya bazen, işte öyle kendinizi aramak için ilan verseydiniz hangi özelliklerinizi yazardınız bunları da ekleyin. ( Örnek verelim : Key capabilities vs adlı bir bölüm açıp bildiğiniz programlama dillerini, ya da proje yönetim metodolojilerini ya da sahip olduğunuz bazı ünvanları yazabilirsiniz. )

D- İşe özel Özgeçmiş : Bazen çok iyi olmak o kadar çok şey olmak değildir aranan. Sizin sadece bir yönünüz bir yeteneğinizdir. O vakit o işe özel olarak aranan özelliğinizi öne çıkarak bir özgeçmiş hazırlamakta fayda var. ( Kabul ediyorum bu buraya özel değil ama olsun ben yine de söyleyeyim.)

E- Ön yazı ya da Cover Letter : Türkiye’de ne kadar isteniyordu hatırlamıyorum ama ben muhtemelen sadece bir kere o da bir STK işi için hazırlamıştım. Çünkü hiç tecrübem yoktu sadece adamlara işi çok istediğimi anlatmak istedim. Burada her iş veren talep eder diye iddia etmiyorum ama genelde bekleniyor bundan bir tane yazmanız. Aslında seni neden işe alalım kardeş sorusuna verdiğiniz yanıt hatta daha ileri gidiyorum “ 6 sayfa özgeçmişini neden zahmet edip okuyayım” sorusuna bir yanıt diye düşünebilirsiniz. Bu adamlara “ ben ilanınızı okudum, anladım ve beni aradığınızı gördüm. İnanmazsan burada fragman ekte de filmin kendisi var, aç oku” dediğiniz bir niyet mektubu gibi. İşe özel yazmakta fayda var.

F- Key Selection Criteria : Bu aslında daha çok Devlet işlerinde talep edilen bir Doküman. ( Devlet işi mi ? Meeeeh dediğinizi duydum ama yazının bir yerlerinde fikrinizi değiştirteceğim. Okumaya devam edin.) Nedir bu Doküman? İlanın içinde başlığı Key Criteria ya da key skills denen bir bölüm oluyor. Yani bunlar sende yoksa zahmet edip başvurma dedikleri bir bölüm denebilir. İşte işveren bu bölümde yazdığı her maddeyi tek tek nasıl karşıladığını yazmanı bekliyor. ( Örneğin burada stakeholder management ile ilgili bir şey yazıyorsa senden bir kaç cümle ile ama kesinlikle somut örneklerle- mümkünse işyeri adı tarih hatta proje adı vererek- bu özelliği taşıdğını anlatmanı bekliyor. ) Mülakat öncesi mülakat gibi 🙂 Internette arattıgınızda birçok örneği de mevcut.

2- Artık yapalım şu başvuruyu : Silahlarımızı kuşandık ve artık ava hazır isek av alanına çıkmalıyız. Er meydanı. Seek.com.au en meşhur en terçok tercih edilen iş arama motoru burada. Ancak buna ek olarak evrensel kurallar yani linkedin, networking vs tabii ki geçerli. İşi çok istiyorsak günlük ve sıkı bir şekilde zaten takip ediyoruz bu ve diğer sitelerden iş ilanlarını.

*Casual iş denen mavi yaka ya da hzimet sektörü işler gibi işleri başka bir çok websitesinden, ek olarak da aradığınız herşeyin içinde olduğu kutsal gumtree sitesinden de arayabilirsiniz.

Benim kadar manyaksanız yaptğınız başvuruları bir dosyada tutabilirsiniz. Sonra takip esnasında işinize yarar.

Yukarıda da dediğim gibi ilanların çoğu aracı İK firmaları aracılığı ile çıkar ve esas firmanın adı geçmez. Ama doğrudan kendisi ilana çıkan firmalar da vardır elbette. İlanlar ister aracı kurumdan ister doğrudan firmadan çıksın neredeyse tamamında ilanın sonunda ilanı çıkan İkcının adı bazen de email ya da telefonu olur.

Soru : peki ben TR’deyken başvuru yapsam olur mu: Başvuru yapmada bir engel yok. Ama kendim de dahil daha kimseden TR’deyken başvuru yapıp görüşme yaoan duymadım. ( oops sadece bir kişi duymuştum hemen düzelteyim.) Genelde adamlar bir Avustralya telefon numarası istiyor. Ama bu sizi başvurmaktan alıkoymasın tabii. Sadece yanıt almazsanız üzülmeyin, bilin ki sebebi budur.

3- Başvuru yapıp kenara çekilmek yok : Adamlar tembel değilse de adamlar yavaş. Laid back denen tabirin sözlük karşılığı. Ya da işler her zaman sizin beklediğiniz hızda olmayabilir diyeyim. Ama en güzel iletişime çok açıklar hatta pek severler. Yani ilandaki kişiyi arayıp ya da email atarak takip etmek abes değil bilakis tavsiye edilen de bir şey. “hacı bizim bir başvuru vardı bakabildin mi sen ona? Ne düşünüyorsun giderim var mı piyasada ?” gibi soruları hatta” ya bu iş olmuyorsa da sizinle genel bir görüşme yapabilir miyiz biraz geri bildirim güzel olur “gibi taleplere açık olan çokça recruiter var.

4- Bekledim de gelmedin, hiç mi beni sevmedin? Burası biraz şans. Yani bekleme süreci. Şunu unutmayın ülkede yenisiniz, referansınız belki bu ülkeden değil sizden daha az kalifiye ama kültürü bilen biri daha tercih edilebilir olabilir. Yani bu ülkede iş aramanın en zorlu yanı bu. İlk işi bulmak. Tıpkı okuldan yeni mezun olduğumuzda yaşadığımız çelişki gibi . “ siz iş vermezseniz nasıl tecrübem olabilir ki” evet öncelikle Local Experience diyor çoğu işveren. Ama avustralya tecrüben yok ki … İşte bu nokta da enseyi karartmak yok. Ayrıca imdadımıza farklı iş tipleri yetişebilir. İş tipi derken? …

5- Çalışma türleri : Biz alışmışız süresiz,tam zamanlı ssklı yemekli yollu tek tip işe memlekette. O nedenle biraz farklı geliyor. Burada birkaç farklı tip çalışma mevcut.

A- Casual Work : Beyaz yakalı işlerde pek olmaz ama garsonluk, marangozluk vs tarzı işlerde saatlik ücretle çalışılan işler.

B- Full time : Bu işte bizim bildiğimiz memleket kokan standard çalışma şekli. Süresiz, tam zamanlı, emekliliğin, yıllık izin hakların vs.

C- Fixed Term : Full time’dan tek bir farkı var. Sözleşmen süreli. 12 ay, 24 ay hatta 6 ay da olabilir. Ama maaşının hesaplanış şekli, izinlerin ve yan hakların aynı şekilde geçerli.

D- Contractor : Bu biraz değişik. Öncelikle aslında şirketin bir çalışanı değil de sanki dışarından gelen ve fatura kesen danışman gibisin. Bazen sen direk firmaya fatura kesebilirsin ya da aracı bir İK firması sana maaşı öder senin adına onlar fatura keser. Vergibi hesaplamak, ödemek vs herşey senin ya da bu aracı kurumun sorumlulğundadır. Genellikle proje bazlı işlerde tercih edilir. Ve sen firmaya fatura kesen biri olduğun için yıllık izin, hastalık izni ve hatta resmi tatil hakkın olmaz. Çalışmadığın günün parasını da almazsın Yuh o ne ya diyenlere cevap: Sırf bu dezavantajları ve iş güvencesi olmaması nedeniyle de aynı işi yapan full time çalışan birinin yaklaşık 2 katına yakın ücret alırsınız.

Neden anlatmıştık bunları? İşte ilk tecrübeyi edinmek için son maddedeki contractor işleri de es geçmeyin derim. Bir de devlet var tabii..

*Devlet dairesinde çalışmak: Kişisel tecrübem ve gözlemlerimle diyebilirim ki ülke göçmen politikasını desteklemek için olsa gerek yeni gelenlere en sıcak ve kabul edici yaklaşanlar genelde devlet kurumları. Diversity denen çeşitlilik de buralarda cidden çok yüksek. Özel sektöre göre daha az maaş verirler ama izin hakları, esnek çalışma şekilleri ve eh rahatlığı da artılarıdır denebilir. Ancak şunu da belirteyim, burada devlette çalışmak bizim ülkedeki gibi “ devlete kapağı atmak. 657’ye tabii olmak” gibi değil. Devlette çalışmanın iş güvencesi anlamında özel sektörden çok büyük farkı yok. Hatta devlet kurumları dahi contractorlar çalıştırır.

6- İş görüşmesi : İşte o gün geldi çattı. İş görüşmesini kaptık. Genellikle önce telefonda mini bir ön mülakat yapıyorlar. İşle ilgili temel bir iki özellik varsa onları sağlayıp sağlamadığınızı ve bazen de ücret beklentinizi sorabilirler. Görüşme hakkında size oldukça detaylı bilgi sağlıyorlar genelde. Sağlamıyorlarsa bile çekinmeden sorun. Bugüne kadarki neredeyse tüm görüşmelerimde görüşmeyi kiminle yapacağım, kaç kişi olacak vs sorup öğrendim. Bir ön araştırmanın faydası olur.

A- İlk görüşme_ Recruiter : Eğer aracı kurum ile ilk görüşmeyi yapıyorsanız genelde ilandan sorumlu recruiter ile birebir yaklaşık yarım saat süren bir görüşme olur. Daha çok sizi tanımak özgeçmiş üzerinden geçmek ve iş verenin en çok önemsediği bir kaç soruyu sormaktır akış genelde. Şunu belirtmek isterim ki bu recruiter arkadaşlar doğal olarak sizin işinizin uzmanı değildir. İşinize ne kadar ham olduğunuzu ve ilgili teknik detayları anlamazlar. Recruiterı geçip firma ile görüşme kapmak onu ikna etmenize yani iletişiminize kalıyor. Soruları ne kadar özgüvenle cevapladığınız hatta cevaplarken ilandaki key wordları kullanmanız vs gibi faktörler etkili olacaktır. ( elbette işin türüne göre değişebilir bunlar.) Bir recruiter ile görüşmemin sonunda kendisinin beni firmaya tavsiye edeceğini ama firmanın daha önce lokal tecrüben olmadığı için tercih etmeyebileceğini ancak kendisinin adayın iletişimi çok iyi diyerek beni savunacağını söylemişti. Yani demem o ki recruiter sizi beğenirse sizi o işe sokmak için elinden geleni yapıyor. ( Hatta 2. görüşme öncesi beni arayıp sorulabilecek soru tiplerine dair tüyolar bile vermişti bana.)

B- Esas görüşme : Deneyimlerimden anladığım firmadan firmaya değişen bazı şeyler var. Ama ana hatları ile sorular ve görüşme şekli Türkiyede daha önce yaşadıklarımdan farklı oluyor.

  • Small talk/Chit chat : bayılıyorlar bayılıyorlar. Genelde TR’de iş görüşmesi için gittiğimde hep şu saçma soru sorulurdu önce “ nasıl rahat bulabildiniz mi burayı? “ hayır maslagın göbeğindeki binanızı bulamadım evet malım”.. diyesim gelirdi.. İş görüşmesinden karşı tarafın laf atmasını beklemeyin siz lafa girebilirsiniz. Sizi odaya götürürken ya da odada birilerini beklerken havadan sudan ( kesinlikle havadan bahsedebilirsiniz.) ya da ne bileyim ofisi beğendiğinizi söyleyip burası kaç kat, hepsi sizin mi vs tadında sorularla ortamı ısıtmak da gayet faydalı olabilir.
  • Genelde devlet kurumları görüşmeye bir panel olarak katılıyor 3-5 kişiden oluşan bir kurum ( İk değil ana iş birimleri.) daha önceden hazırlanmış ve aralarında paylaşılmış sorular.
  • Sorular – ister panel olsun ister olmasın- genelde senaryo bazlı. Yani TR’de olduğu gibi özgeçmişi baştan tekrar anlattırmak gibi bir görüşme ben yaşamadım. Daha çok XY olduğunda ne yapardınız? Yaşanmış bir örnek varsa anlatın ya da olursa ne yapardınız? Tarzı sorular. Yeteneğe ve davranışsal özelliklere yönelik bir çok soru oluyor.
  • İş görüşmesi öncesi genelde iş tanımını ( ilandakinden daha detaylı bir Doküman) yolluyorlar ama yollamazlarsa bile gayet talep edebilirsiniz. Çünkü bu görüşmedeki sorular genelde iş tanımına ya da ilana göre hazırlanmış oluyor. Hazırlık yaparken ilandaki ya da iş tanımındaki her madde üzerinden geçin ve bu maddelerle ilgili tecrübenizi yansıtacak örnekler bulmaya çalışın. Orada düşününce akla gelmeyebilir.

7- Ne, teklif mi aldınız? Tebrikler:) Bu noktaya kadar geldiniz tebrikler. Bunu hakettiniz, kesinlikle 🙂 Bunun öncesinde ya da tam buralarda bir yerde bir referans araması yapılabilir. Gayet TR’den referans verebilirsiniz. Bazen emaille bazen de telefon ile yapıyorlar uluslararası referans kontrolünü de. ( tabii saat farkını hatırlatıp aramaları gereken saati söylemeyi unutmayın.) Şimdi size paketi sunacaklar, bu noktada bazı tüyolar :

A- Sözleşmeyi biz size mailleriz: Özellikle devlette bunu söyleyebilirler. Ama yine biz İngilitürkçe plaza insanarına mail deyince aklımıza e-mail gelir ya hani.. gelmesin. Burada mail demek bildiğiniz mail demek yani posta. Bak postacı geliyor sözleşme getiriyor. Ama eğer aceleniz varsa ( bizim vardı bir an önce başlayayım da bir önce nakit akışı başlasın.) “ yok siz hiç zahmet etmeyin ben gelir şahsen imzalarım” diye önerebilirsiniz.

B- Para pul işleri ne ayak ? Yukarıda bahsetmeyi unuttum ama bu memleketteki iş ilanlarına dair en sevdiğim şey hepsi değil ama genelde ilanda maaş aralığı açıkça yazar. Peki nasıldır maaşlar.

    • Eğer full time bir iş ise maaşın yıllık brüt bedeli telafuz edilir. 80 K annual gibi.
    • Eğer contractor ise saatlik ya da günlük rakam belirtililir. 500 per day gibi.
    • Super annuation denen sigorta ( ki bunun detayları için ayrı bir yazı yazılsa yazılır, hakkında.) : bazı firmalar ücretin içine dahil ederler yani 80 K including super derler ya da ücrete ek olarak super belirtilir. 80 K plus 9% super. ( super oranları firmadan firmaya değişebilir. Devletin iş vereni sorumlu tuttuğu bir minimum değer var ama bazı firmalar çalışana kıyak olarak daha yüksek yatırabilir bu meblağı)
    • Yıllık izinleriniz ve diğer varsa yan haklarınız ( özel sağlık sigortası vs) sözleşmenizde yazar.
    • Peki ben bu yıllık brütten aylık elime geçecek maaşı nasıl hesaplarım sorusunun yanıtı için bkz: http://www.paycalculator.com.au

C- Drug and Alcohol test : bazı sektörler sektörün doğası gereği bazıları da şahsi manyaklıklarından drug free policy denen bir şeye sahip oluyorlar. Yani işe alım sürecinin bir parçası olarak, maliyeti onlara ait olmak üzere sizden bir labaratuarda bu teste girmenizi talep edebilir. Hatta bazı işlerde ( daha çok madencilik, ağır Makine vs kullanımı olan işlerde) işveren periyodik olarak da bu testleri çalışanlarına yapabiliyor.

Bundan sonrası işte ilk gününüz. Gerisi size kalmış 🙂

Peki ya ben kurumsal firmalarda çalışmak istemiyorum farklı işler yapıcam diyenlere de bir kaç bilgi paylaşımı:

*Herşeyin başı eğitim. Eğitim şart. Cidden. Yani canım istedi, kesin yaparım ben deyip barista, barmen ya da garson ya da hatta trafik ışıklarında öğrencileri karşıya geçiren kontrolör olabilirim demek yok. Sertifikan var mı derler adama: Eğitim sistemi bizdekinden çok farklı. Bir işi yapmak için üniversite okumak şart değil ama her mesleğin yarım günlik bile olsa bir mesleki eğitimi ve sertifikası var. O nedenle kafanızdaki işi belirleyip onun için gereken eğitimleri araştırmakla başlayabilirsiniz. Şunu da belirteyim ki ne kadar el, makine uzmanlıgı ne kadar beden işi o kadar para. Yani bizim ülkedekinin tam tersi. Tesisatçıarın mühendislerden fazla kazanabildiği bir ülke burası. Neler popüler peki bu tarz işlerde :

Barista, şef-aşçı, forklift vb operatörlüğü, marangozluk,çocuk ve yaşlı bakımı aklıma ilk gelenler.

Güzel bir haber de şu: Eğer PR vizeniz yani daimi oturum izniniz varsa devletin size yılda 2 kez olmak kaydı ile sağladığı ücretsiz ya da büyük indirimli mesleki eğitim olanakları da var. Onları da iyi araştırmak da fayda var.

Benim aklıma gelenler bunlar. Buraya kadar sıkılmadan okumayı başaranlar ve sorusu olanlar varsa da seve seve elimden geldiğince cevaplamaya çalışırım.

Bol şans…

Gülce.

35 comments

  1. Çook teşekkür ederiz. Umarım vize alabilirim de Mart ayında Melbourne’e gelebilirim. Bu yazı çok işime yarayacak. Yazmaya devam edin lütfen (her konuda:) sizleri okumak çok keyifli.

    • Tulin hanım çok teşekkürler. Daha önce de yazışmıştık sanırım. Umarız işlemleriniz olumlu sonuçlanır. Sizleri de burada bir çaya, kahveye, menemene bekleriz. 🙂

      • evet yazışmıştık hatırlıyorsunuz. çok sevindim:) gelebilirsek eğer mutlaka çay, kahve, menemene geleceğiz:))

    • Slmlar:) Dün vizemizi aldığımız haberi geldi. 16 Mart’da Victoria Universitesinde enrollment day var. Ayy çok heyecanlı geliyoruz, inanamıyorum 🙂 İstediğiniz birşeyler var mı İstanbul’dan, mutlaka haber verin? Sevgilerimle

  2. süper ,dilerim part time fork-lift sürücüsü olmak için sertifika alırım bir gün .

  3. Süper bir yazı olmuş, özellikle gelişimize 1 ay kala böylesine olumlu ve yol gösterici bir yazı okumak çok iyi geldi. Blogunuzu yeni gördüm. Biz de eşimle Melbourne’e PR ile geliyoruz. Sizlerle tanışmak isteriz.

    • teşekkürler. öncelikle hayırlı olsun, inşallah sizler içinde olumlu olur deneyimleriniz. geldiğinizde mutlaka bekliyoruz. lütfen haberdar edin bizi.

  4. bravo orada tanıyoruz dediğimiz insanlardan bin kat fazla faydanız oldu şu yazı ile, teşekkürler.

    • çook teşekkürler. faydamız oldu ise ne mutlu bize. artık orada tanıyoruz dediğiniz ve size faydası olan birileri var demektir. 🙂

  5. Ben bu yazıları bugün okumaya başladım 🙂 Sadece videoları biliyordum oysaki bu blog derya denizmiş. Teşekkür ederiz yeniden 🙂 okuyun okutun türünde 👍🏼

  6. Merhabalar work and holiday vizesiyle gitmiş biri olarak şimdi ieltse hazırlanıyorum tekrar eşimle artık skilled mig vizesi ile gitmeyi planlıyoruz bakamlm nasıl olacak. Ne kadar süre zarfında iş buldunuz 🙂 malum gumtree.com çok fazla casual iş var 🙂

    • selamlar, kendi alanımda çalıştığım için seek.com’dan baktım, bir ayda buldum ama tabi değişir kişiden kişiye ve işe göre. casual çok fazla ilan var evet. her zaman bulması daha kolay.

      gülce.

      • gülce hanım günaydın,

        imkanı var ise whatsapp ya da skype üzerinden görüşme imkanımız var mıdır ? bazı konular hakkında bilgi rica edecektik. (Gözde & Alper)

      • selamlar, e-mail adresinizi paylaşırsanız, size ulaşalım, sorularınıza elimizden geldiğince cevap verelim.

  7. Merhabalar,
    Harikasınız ,insan yazdıklarınızı okuyunca ,you tube’taki videolarınızı izleyince umutla doluyor.
    Paylaşımlarınız çok bilgilendirici ..
    Ben de yatırımcı vizesiyle gelmek istenirse hangi yatırım alanları popüler bunları bilmek isterdim.yatırım derken aklınıza çok büyük yatırımlar gelmesin ,küçük ölçekli iş alanları olabilir .
    Teşekkürler.

  8. Merhaba, Ellerinize sağlık çok açıklayıcı bir yazı olmus. Ben de eşim ve 2 küçük kızımla birlikte nitelikli göçmen vizesiyle gelmeyi planlıyorum. Orada yaşayan arkadaşlarımdan akrabalarımdan alamadım bu kadar detaylı bilgiyi:)

  9. Merhaba =) blogunuzu yeni buldum ama iyi ki bulmuşum çok bilgilendirici bir yazı olmuş emeğinize sağlık. Eşimle beraber bir sıkıntı olmazsa ekim ayı gibi Melbourne’e geliyor olacağız (Vizemiz yeni çıktı heycan dorukta :D) Kafamızda ister istemez çok soru var ama en çok merak ettiğim şey hangi bölgelerden ev bakmak gerekir? Geldiğimizde iki hafta gibi bir süreçte ev tutmak istiyoruz yeterli bir süre midir? Bu konudaki önerilerinizi duymayı çok isterim. İzmirden selamlar =)

    • selamlar, öncelikle hayırlı olsun diyelim, çok sevindik sizin adınıza. ev konusu en önemli konulardan. öncelikle şehir doğu, batı, kuzey, güney şeklinde bölgelere ayrılmış durumda. ve her yerinde oturulabilir açıkcası. biz doğu tarafında oturuyoruz. tabi en önemli kriterler, ısıtma, toplu taşımaya mesafe gibi şeyler. işiniz eğer şehirde olacaksa ki büyük ihtimal dahilinde, toplu taşımaya özellikle trene yakınlık önemli. tramvay hattı da şehrin bir çok noktasına ulaşımı kolaylaştırıyor. şehrin taşıma firması ptv diye geçmekte, sitelerinden hatlara bakıp, google maps üzerinden karşılaştırabilirsiniz. ısınma ise başlı başına bir sorun. bazı evlerde yok denecek kadar az, bazılarında sadece klima var. bize önerilen bizim de yaşayarak öğrendiğimiz konu ya kaloriferli ya da alttan ısıtma(her oda) olan evlere bakmanız. tabi burada tercihler öenmli. bahçeli olsun mu ya da apartman ya da burada çok popüler olan unit dedikleri yarı apartmanımsı dairelerde revaçta. öznel olarak biz doğu tarafını daha güzel buluyoruz ama her yerde güzel evler mevcut. kuzey tarafı türk mahallesine yakın, bkz broadmeadows. dallas diye de aratabilirsiniz, eğer tercih ederseniz türk komünitesi burada yaşamakta, marketler, türk damak tadı falan ne ararsanız. 🙂 iki hafta yeterli mi? çok göreceli. ev konusunda biraz bürokrasi var, iş, güç durumlarına çok bakıyorlar ama her ihtimalde bir şeyler ayarlanabilir gibi, gumtree adlı sitelerinde kontrat transferi yapanlar bile alternatif, değerlendirilebilir. sunshine adında bir suburb var, adı çıkmış durumda kötü anlamda, orayı negatif olarak söyleyebiliriz. iki hafta yine de az gibi. iki hafta üzeri air bnb biraz maliyetli olabilir. bazı insanlar bunu üzerine bir kaç hafta da oda kiralayabiliyorlar, bizim gibi. tamamen şansa bağlı, kesin konuşmayalım 🙂 tekrar hayırlı olsun sizin için, yardımcı olacağımız başka bir şey olursa buradayız, naçizane, istediğiniz zaman sorabilirsiniz. selam&sevgi.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s