christmasınız mübarek olsun

Yabancı memlekette yaşamaktan keyif alınan en güzel anlar christmas ve yılbaşı zamanları olsa gerek. Yani en azından benim için öyle. Geçen sene geldiğimizde christmas’ın içine düşmüştük, ne olduğunun tam farkına varamamıştık. Şehir bomboştu. Bu sene ise artık gedikli melbournianız. Sürece başından sonuna kadar hakim sayılırız.

sdr

Ramazan ayı gelince sultanhamet meydanında oluşan o güzel havayı, evlerde yaşanan sıcacık iftarları, tvlerde dönen harikulade coca cola reklamlarını düşünün. Ne güzeldir o reklamlar değil mi? Bizi bizden iyi tanıyan coca cola. Neyse işte bu havanın benzeri yaşanıyor şehrimizde bu günlerde. Herkesler daha bir güleryüzlü, insanlar deli gibi alış-veriş yapmakta. Bizleri eğlendirmeyi kendisine dert edinen belediyemiz ise christmas boyunca her gece belediye binasına çok güzel ışıklandırmalar yapmakta, kalabalık bir insan topluluğu da bunları izlemekte, ata sporu fotoğraf olan asyalı kardeşlerimiz de bu anı ölümsüzleştirmekte.

Neyse, biz de böyle kendimizce takılıyoruz. Şimdi biz hemen hemen her gün tram kullanıyoruz, şehir güzergahı için en yakın toplu taşıma o çünkü. Evden sahile ya da şehre gideceksek mutlaka tramdayız. Bizim güzergahta sürekli rastladığımız bir tram şoförümüz var. yaşlıca bir tonton amca. Ama bu amca gerçekten fena. Her durakta durağı tanıtıyor, yakınlarda gidilecek nereler var onu söylüyor, gün geliyor bir sanat galerisinin önünden geçerken kızımın sergisi var falan diyor. Fena konuşkan bu amca. Sürekli papyonlu bir şekilde mesaide. Bugün markete gidelim dedik, iki alışveriş yapalım, pazar mangalını da yaparız, ohh kebap derken, amcamız mesaisine başladı bir durakta, takmış bir santa sakalı kafasında kırmızı kukuleta, hem sürüyor, hem christmas şarkıları söylüyor, bunu da mikrofonu açarak bizlerle paylaşıyor. Nasıl bir sevgi paylaşımı görmeniz lazım. Adam mutlu, hayat enerjisi akıyor her yerinden. Yav yaşlanınca ben de bu amca gibi olacağım dedim bugün. Tramda herkes onunla ilgileniyor resmen, acaba şimdi ne diyecek.

img_4967

Yazıyı yazarken gülce’de internetten araştırıyordu, gazetede melbourne’ın en mutlu tram şoförü diye haberi bile çıkmış. Büyük büyük babasıda 1800ler de tram sürücüsüymüş. Aileye gel.

edf

Ne diyorduk, christmas. İşte böyle ramazan yaşayan türkiye gibiyiz bu aralar. Bir de havalar ısındı artık. Yav bu melbourne havası ile ilgili de yazayım diyorum arada ama tam olarak ne anlatacağımı da bilmiyorum. Bir gün 40 derece iken ertesi gün 15 oluyor ve bu hemen hemen her hafta yaşanıyor. Şimdi bu havayı nasıl anlatayım size. Ama işte arada iyi oluyor. İlkbahar geldiğinde bahçeye domates, fasulye falan ekmiştik. İki gün güneş, bir gün yağmur çocuklara iyi geldi, gülce de sağolsun her gün sularını verdi. Dün farkettik fasulyelerimiz de sayıca az da olsa ürün var, domatesler misket misket olmaya başlamışlar. Aman allahım bu ne mutluluk. İnsan ne seviniyor bee. Üretim bu üretim. Biz vergisini ödeyen ve tarım yapan vatandaşlarız bayım. 🙂

bu arada blog yazmanın ve okumanın faydalarını da görüyoruz. Bloğumuza uğrayan bazı arkadaşlarla ciddi düşündük, görüştük tanıştık, kaynaştık, rakılar içtik falan. Şurada ikamet ediyorlar onlarda; http://inaussieland.blogspot.com.au/ Geçenler de internette gezerken bir de http://orasicokuzakya.blogspot.com.au/ bloğuyla karşılaştım. Bu arkadaşımız da melbourne’a eğitim için gelen bir doktorumuz. Görüştük kaynaştık. Ne güzel, iyi ki yazmış da biz de onu bulmuşuz. Yazarken insan kime ne faydası olacak diyor ama işte bu güzel hareketler heveslendiriyor insanı.

neyse bir de pazar yürüyüşü mevzumuz var. her pazar evin çevresinde yürüyoruz. bakıyoruz zenginler neler atmış kapının önüne. evi bu şekilde düzdük biliyorsunuz. neyse bugünde yürüyorduk, şu aşağıdakini gördük. niye alınmış, neden atılmış karar veremedik. evinizde neden bundan var abicim sizin.

img_4961

Böyle böyle günler geçmekte downunder’da. Ama işte bir de ülkemiz var. A.H. Tanpınar’ın dediği gibi; “Türkiye evlatlarına kendinden başka birşeyle meşgul olma fırsatı vermiyor.” neyse siyasi konulara hiç girmeyelim. Allah ülkemizi huzura erdirsin. Ama insan soruyor bazen, yıllarca leş gibi siyasilerin kararları yüzünden korku ile yaşarken, insanlar buralarda huzurla, doğayla yaşıyormuş, yaşıyorlar. Reva mı bu ya. Neyse, öyle işte.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s