white night nedir, ne değildir? yapmış olduğum cevval araştırmalar sonucunda white night’ın bir dostoyevski romanı, bir no land şarkısı, fransız devrimi sırasında olan bir olay, aksaray’da bir pavyon adı, portekiz’de herkesin beyaz giydiği festival olduğu gibi bilgilere ulaştım.
ama bizim konumuz melbourne white night. 20 şubat cumartesi akşamı saat yedide başlayıp, 21 şubat sabah yedide biten bir doğa olayı. doğa olayı derken yanlış anlaşılmasın. her şey insan eliyle yapılıyor. tüm dükkanlar açık, insanlar sokakta, şehrin merkezi kabul edilen(cbd dediğimiz, evet biz melbınlılar şehir merkezine cbd deriz 🙂 noktanın her bir sokağında çalgıcılar, çengiciler, balonla gezintiler, ışık şovları, bilumum eğlence. bu sene dördüncüsü yapıldı ve oradaydık.
tramların şehrin içine girmesinin yasak olduğu bu etkinlikte biz de akşam dokuz gibi yol aldık. şehre kuzeyden girdiğimiz için parlamento istasyonun oralarda, melbourne üniversitesinin yakınında inip swanston caddesinden çeşitli ara duraklara uğrayarak şehrin en merkezi noktası flinders istasyonu, federasyon meydanı ve nehrin kenarına kadar yaklaşık üç saatte iniyoruz. normalde yarım saat sürmez sanırım bu yolculuk yaya olarak.
swanston’dan aşağı inerken bir çok müzik etkinliğini gördük. bizi en çok etkileyen hiphop-r&b yapan bir abla oldu. kendisinin sahnedeki enerjisi resmen bizi de aldı, sahneye çekti.
ama en güzeli kesinlikle brezilyalı gezi bandosuydu. gezi bandosu dedim, hani şu gezi parkında olduğumuz zamanlarda bütün parkı baştan ayağa dolaşan, arkasına takılan insanlarla enerji saçan arkadaşlar. insan selinin olduğu bir anda gülce ile kendimizi ara sokaklara attık. istanbul çocuğuyuz, biliriz nerede kestirme var. o anda bir sesler duyduk, harika bir ritm. koşarak yaklaştık ve evet oradaydılar. hemen etraflarındaki insanların arasına karıştık. böyle bir enerji yok diyebilirim. saniyeler geçtikçe ana caddedeki bir çok insan bize katıldı. devasa bir enerji topu gibiydik ara sokakta. nasıl olduğunu anlamadım. önce ceki çen’e benzeyen bir abi kendini ortaya attı, sonra bir başkası, gülce, ben derken kendimi düğün salonunda zorla ankara havası oynamaya kaldırılan yakın arkadaş, küçük enişte gibi hissettim. ama tek fark arkadaşlar brezilyalıydı ve kendinizi kaptırmamanız mümkün değildi. en son futbol tribünü gibi zıplaya zıplaya şehri dolaşıyorduk.
her melbourne etkinliğinde olduğu gibi yiyecek kamyonları ve seyyar tuvaletler şehrin her yerindeydi. bu konu aslında türkiye’de çok can sıkıcıdır. ülkemizde yıllardır her festivalin sıkıntısı olan yemek ve tuvalet ihtiyacını adamlar koca bir şehrin her yanını festival alanı haline getirdikleri halde kolayca çözüyorlardı. temiz rock&roll. ama biz eski rockerız, tuvaletimiz kirli olacak, yemeğimiz kokoreç. 🙂
asıl mesele şu ki bu etkinlikte bir kez daha ne kadar haklı bir karar alarak buraya geldiğimizi düşündük. binlerce insan sokakta, tam bir karnaval. bir de şanlı istanbul’umuzun yılbaşı akşamı istiklal caddesi’ni düşündüm. yabancıları eleştiririz ya, abi o da yılbaşı akşamı taksim’e niye çıkmış diye. ee çünkü adam memleketinde gayet rahat yapıyor bunu, bizi de kendisi gibi biliyor. sonrası taciz tecavüz. neyse girmeyelim çok o konulara.
eve doğru yol alırken carlton’da melbourne müzesinin bahçesinde inanılmaz bir ışık şovuna denk geldik. haydarpaşa gibi bir binayı ve onun dış cephesine yapılan bir projeksiyon şovunu düşünün. dört mevsimi ve insanın doğayla olan ilişkisini anlatan bu muhteşem şovu tek nefeste izledik desem yeridir.
son tahlilde günün sonunda neden dışarı çıktığımız, neden eğlendiğimiz konusunda edindiğimiz bir bilgi yok. sadece biz eğlenelim diye, bir sürü insan değişik etkinlikler hazırlamış, bir çok insan bunun içinde görev almış, ve sorunsuz bir şekilde hiç bir ücret vermeden deli gibi eğlendik.
teşekkürler melbourne.
[…] 6- Eğlence : Olumlu. Şimdi öncelikle ülkenin genelindeki en büyük eğlencenin barbekü yapıp bira içmek olduğunu söyleyeyim. İster evlerin arka bahçelerinde ister parklarda ister şirket eğlencelerinde “ let’s put some snags on the barbie mate🙂 “ Ha ama bütün eğlence bundan ibaret değil. Her cuma akşamı CBD’de barlarda, publarda başlayan eğlence diğer günlerde suburblerin hotel ve publarında sürer. ( Hotel deyince aklınıza konaklanan yer geliyor biliyorum ama bu ülkede hotel adı verilen eski hotel binalarında pub hizmeti veren yerler mevcut.) Bir de belediyeler tarafından da halkı eğlendirmek için sürekli etkinlik, festival var desem yanlış olmaz. Örneğin white night melbourne diye bir gece var. Sebebini bilmiyoruz ama sabaha kadar her yer ışıl ışıl ve işte eğleniyoruz. Bu minnoş akşamın detayları da şurada ( https://vakitlice.com/2016/02/22/white-night-melbourne/) […]