Günün ilk birası değildi yalan söyledim

Selamlar okuyucu,

Verandada günün ilk birasını içiyordum. İleri geri yürüyordum. Volta atma dediğimiz şey yani. Şunu yazarım, şunu da yazarım, sonra şununla bağlarım, al sana yazı be dedim kendi kendime. Sonra oturdum, aklıma gelenler birer birer gittiler. Ata Demirer’in dolmuşta geçen hikayesi var ya, “hanımefendi inecek diye iyilik yapan gencin, terslenmesi sonrası, bu orospu inecek” diye biten. Bazen aklıma gelen şeyleri yazmak isterken direk bu orospu inecek kısmına geliyorum. Toparlayamama durumu yani.

Mahallemizde bakkal açıldı okuyucu. Şimdi bunun sana ne ifade ettiğini bilmiyorum, ama şöyle düşün, yaşadığın yerde ekmek alacak yer yok. Ama kahve içecek yer var. İhtiyaçlar hiyerarşisinde aşmış bir nokta. Ekmek bulamayan kahve içsin. İyi bi latte doyurucu olabilir diye düşünmüşler sanırım. Çok eski bir köy burası, avustralya standartlarında. İlk yapıldığında nasılsa halen öyle. Çok bir gelişme kaydetmek istemiyorlar. Aslında önceden bakkal varmış ama bir şekilde kapanmış. Biz geldiğimizde kapalıydı. Sonra bir tadilat başladı. İnanır mısın okuyucu, bütün köy nasıl heyecanlı. En başta biz. Gülceyle her gün önünden geçip, işler nasıl gidiyor, bugün yeni ne yapmışlar diye kontrol ettik resmen. Bu sabah için açılış ilanları koydular geçen hafta içi ve dedilerki sabah yedide açarız, ilk yüz kahve ve pie bedava.

Cuma akşamı tek başıma içiyordum. Gülce arkadaşları ile görüntülü konuşma yapıyordu. Üç beş şarkı, dört beş how i met your mother bölümü, üstüne sigur ross izlanda konseriyle kapanış. Sigur ross sevmiyorum aslında. Ama öyle görüntüler var ki, sırf onlar için o lanet müziğe katlanıyorum. Konser alanının ortasına ateş yakıp ısınan insanlar, sahne arkasındaki tepeden gelip geçenler derken, kendi kendime tekrarlıyorum, huzur izlanda.

Bedava kahve ve pie için sabah altı buçuğa alarm kurmuştuk. Ama kalkamadık. Bakkal bize yürüme mesafesindeydi. Sıkıntı olmazdı yani. Yedi buçuk gibi yol aldık. Aman yarabbi, insanlık bedava lafını duyunca mı böyle davranıyor, yoksa bir memleketin dayanışması mı diyelim. Eminönündeki baklava izdihamına benzer bir kuyruk vardı. Sıraya yürürken önümüzde yürüteciyle yaşlı bir teyze vardı, bir kişi bir kişidir diyerek hızlanarak geçtik kendisini. Yaşlıları severiz sayarız ama beleş için kan çıkar. nasıl insanlara dönüştük lan biz. Biz sıraya girdikten sonra mekanın işletmecisi çıkıp, arkadaşlar pie bitti, ama kahve hala beleş, safları terketmeyin dedi. Çok kırıldık, üzüldük, ama kahveyi almayı ihmal etmedik.

Sırf insanlığa katkım olsun diye bugün berbere gittim okuyucu. Sakal ve saç iyice çığrından çıkıyordu. Yurt dışında berbere gitmek benim için en zor işlerden biri. Üstler kalsın, yanları al falan diye tarif edebilme özgürlüğüm elimden alındı. Ama berberlerin sonsuz konuşma yetenekleri her yerde aynı sanırım. Melbourne’de yaşadığımız mahallede en son italyan bir amca bulmuştum, adı don. Tam türk işiydi. Bana mahallenin tüm dedikodusunu anlatıyordu, ben de karşılığında Napoli, çok iyi takım, maradona bizden biri falan diyordum. Çok güzel rutinimiz vardı. Brisbane’a taşınınca yine bir yer buldum, çocuk hiç konuşmuyor, tam istediğim şey. Ama bir köpeği var, sürekli dükkanın içinde ve ayak yalama hastası. Fetiş amk köpek. Çocuk köpek kendinden geçene kadar bir şey demiyordu. Derdimi anlatabildiğim ve ayaklarımı yalattığım için çok sesimi çıkarmadım. Şimdi buraya taşınınca yeni bir yer bulmak lazım, bakalım kısmet.

Veranda da günün ilk birasını içiyordum okuyucu. denizden gelmiştik. Son on gündür yağmur yağıyordu. Yağmur derken yanlış anlaşılmasın. İki ıslatıp geçen model değil. Bildiğin gök delinmiş gibi on gündür yağıyordu. Her yerde sel uyarıları, hava hep karanlık. Küçük bir Londra deneyimi. Yağmur sorun değil. Sorun havanın sıcak olması. Hava sıcak ve yağmurlu olunca inanılmaz bir nem oluşuyor. Ama son iki gün güzeldi. Cuma günü güneş açtı, bugün yani cumartesi yine güneşli. Güneşi gördük, keyfimiz yerine geldi. Yağmurlu günlerin tam ortasında, bir gece uyuyamadık. O kadar çok yağdı ki kurbağa yağacak diye şaka yapıyorduk. Yağmış. Bir gece kurbağa sesinden uyuyamadık resmen. Hem de tek çeşit değil, darwin gelsin türlerin kökenini yeniden yazsın o derece. İçinde kurbağa yağan bir film olması lazım. Ben izlemedim. Ama meksika sınırı diye bir program vardı, içinizde hatırlayanlar ya da izleyenler vardır. Tarık tufanla ilk tanıştığım program. Muhafazakar kaybedenler kulübü. Orada böyle bir filmden bahsetmişler hatta, kurbağaların yağdığı sahneyi göstermişlerdi. Tarık tufan anna şiirini okumuştu. Güzel zamanlardı.

Bahçede gülceyle yürüyorduk. Günün ilk birasıydı. Hay sikeyim dilime yapıştı. Halbuki bira bile değildi. Aperol spiritiz içiyorduk. Sonra açtım günün ilk birasını. Kendi içimde yaptığım bu kavgalar beni bitirecek okuyucu. Kendime ve sana yalan söyleyemiyorum. İlk bira değildi lan işte. Komşumuz körstini gördük. Gülerek geldi ve bahçede piton gördüm dedi. Gülerek yalan söylemek diye bir şey var okuyucu. Aslında doğru bir şey söylüyorsun ama gülerek söyleyince, lan doğru mu yoksa bizi mi yedi diye düşünüyorsun. Gerçekten görmüş. İki metrelik bir piton. Diğer komşuyu aramış, komşunun kardeşi gelmiş, almış, ormana götürmüş bırakmış. Tam bu bilgiyi sindirmeye çalışırken tivırtırda, haluk bilginer ve ekibinin cübbeli hoca denen din tüccarına yaptıkları cover şarkıyı gördüm. Öp beni, yala beni, yut beni, şap beni, manyak manyak işler. Söz cübbeli, müzik oyun atölyesi. Harika.

Sen bize ne anlatıyorsun amk malı diyebilirsin okuyucu, hatta ileri giderek bıhtıh gardaşım bıhtıh da diyebilirsin. Ne yapalım günleri dolduruyoruz işte biz de böyle. Size tek diyebileceğim, öp beni, yala beni, yut beni, şap beni, manyak manyak işler.

One comment

  1. Selamlar,

    Berberden beklentilerimiz aynıymış 🙂 saç kesmesi ve konuşmaması, bazen soruyorlar o berbere neden gidiyorsun? Az konuşuyor diyordum ama kimse anlam veremiyordu. God damn it – yalnız değilmişim.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s