sağı solu kes

Selamlar okuyucu,

Yerlere goklere sigamayan enerjimizle selamlar hem de. Bir distopya filminin ortasindan selamlar. Virusler, olumler, komplo teorileri, savaslar ve surreal bir dunyanin tam orta yerinde hala yasama tutunmanin enerjisi ile selamlar. Yasasin hayat nidasini yasam felsefesi yapmis insanlariz. Niye bu kadar enerjik ve hayat doluyuz biz de bilmiyoruz inanin. Sabah kalkar kalkmaz yatakta ziplayan bir insanim. Otuz sekiz yasinda 2 yas sendromu yasiyorum. Hatta demin gulce sanki bir yegenine seslenir gibi hadi git yan odaya kos gel dedi, o derece. gazapizmin yeni albumu gibiyiz, yerimizde duramiyoruz.

Gavurun long weekend dedigi hafta sonundayiz yine. Gecenlerde kanka kisisi ile mesajlasirken yaa cok ictim galiba, yorgunum dedim, bir sey olmaz Pazartesi tatildir nasil olsa dedi. O derece bir tatil varmis gibi aksettirmisiz mevzuyu. Ama bu sefer aynen oyle oldu. Pazartesi tatil. Ya inanilmaz guzel bir sey degil mi? bugun bizim icin bir mayis. Yani isci bayrami. Cok garip bir ulke burasi. Markalarin adlari degisik. Misal algida dondurma burada street, axe deodorant burda lynx, burger king hungry jack vs. Neden, niye bilmiyoruz. Buna paralel olarak dini ve milli bayramla da degisik. Misal isci bayrami. Mart ayinda kutluyoruz. Bize fark etmez tatil olsun da, adi onemli degil.

Gecen yazida sizlere guzel melbornumuzun meyhanelerinden bahsetmistik. Daha o yazinin murekkebi kurumadan herkesin cok bahsettigi, cok ovdugu, bizim icin artik iran sinemasina donen bir meyhaneyi ziyaret edelim dedik. Adi taksim square. Guzide ilcemiz moonee ponds’da bulunmakta. Bak gordun mu taksim meydanini bile nereye tasimislar adamlar. Yillar evvel sanirim ersin karabulut’un bir karikaturunde vardi, “abi uskudari besiktasa tasimislar” geyigi. Onun gibi abi taksim meydanini Melbourne’e tasimislar.

Tam bir turk hafta sonu yasadik bu tatil suresince. Coluk cocuk combalak es dost akraba ziyareti ne varsa aradan cikardik. Cok da guzel denk geldi, sehrin en guzel Pazar yeri Queen Victoria market’ta turk haftasonu vardi. Pazarin ortasina standlar kuruldu, kebaplar yenildi, kahveler icildi, turk ezgileri ile kulaklarin pasi silindi. Yav bir de ustune Yeni Turku Melbourne’de konser vermesin mi? yeni turku be abi. Denizlere cikar sokaklar diye derya koroglu ile soylemek, haykirmak ne guzel bir histi. Organizasyonu yapan guzel insanlar kucuk bir tiyatro salonunda bizleri oturtarak ve ayaga kalkmayi dahi yasaklayarak bize kucuk fasizanliklar yapsalar da, zincirlerimizi kirarak, merdiven bosluklarinda kah maskeli balo, kah yagmurun elleri, kah telli telli soyleyerek cok guzel bir aksam yasadik. Gerci gulce daha sonra “dusler sokagini niye soylemediler ya” diyerek biraz uzuldu ama o sarkinin ezginin gunlugune ait oldugunu soyleyince bunun aramizda kucuk bir sir olarak kalmasina karar verdik 😊

Bu kadar turk seyini yapinca ve isin icine yeni turku de neresi gurbet bize neresi sila diyerek pul biber aciliginda tatli aci serpince bir raki icmek de kacinilmaz oldu. Raki icmek oyle degil mi ama? Hani durduk yere burnuna bir anason kokusu gelir ya. Is yerindesin, kafanda kirk tilki varken durup bir nefes alip bu aksam raki icmemiz lazim demez misin okuyucu? soyle guzel bir derdimiz olsa da raki icip efkar dagitsak, ikinci dublede bi ciftetelli acip gerdan kirmak, neset ertas calinca efkarlanip icmedigin hayali sigarayi iki parmaginin arasinda tutarken kafani avuc icine yaslamak. Ah ne guzeldir be raki icmek. hele sesin sese karistigi, masanin kucuk gruplara bolundugu, hayatin getirdiklerinin yaninda goturduklerinin muhasebesini yaparken, cakirkeyif olmanin verdigi guvenle arkadaslarina normalde soylemeyecegin seyleri soylemek ve onlarin da bunu anlayisla karsilamasi. Ah ahh. Zihnimizdeki gurbet di mi? nereli olmak, nereye varmak, sabit durdugunu dusunurken, hayatin hep bir hareket halinde olmasi, di mi okuyucu? destek verin la 😊

Taksim square diyorduk. Cok guzel mezeleri var. patlican salatasi iddiali. Ama kardesim bir ahtapot izgara yapmislar insanlik sucu, o derece guzel. Hani teoman diyor ya sizin kadar guzel olmak hemen yasaklanmali diye, onun gibi bir sey. Mekan guzel arkadaslar, hakkini verelim. Aysel ve taksim square Melbourne’e gelip raki icecek arkadaslarimiz icin guzel yerler. Es gecmesinler.
Tabi bu kadar alkole bandirilan bunyeleri sabah ayiltmak icin kahve de lazim. Oglum ne kadar bohem yasiyoruz lan. Rakilar, kahveler, biralar. Amk sanirsin sabanci, sanirsin koc ailesi mensubuyuz. Metrekareye dusen burjuva miktarini artiriyoruz. Sabah sabah kahve icmek icin fitzroya gittik. Ah benim fitzroyum, kucuk hipsterlarim benim. O kadar hipster bir yer ki, normal insan girdiginde bienal var zannedip seni enstalasyon parcasi falan zannedip, etrafinda dolasiyorlar. Hatta bi kafe gorduk, gulce icerisi kalabalik, girmeyelim dedi, ben de yav gel onlar ajanstan gelmistir, gercek musteri gelince kalkip yer verirler dedim. Oyle geyik muhabbeti. En sevdigimiz.

Iste boyle guzel bir haftasonunun ustune Pazartesi tatili geldi. Yav daha ne olsun. Ama asil bombastik mevzu baska. Hani en basta dedik ya distopya filminin icindeyiz diye. bak simdi, amerikan filmlerini bilirsin okuyucu. hani o milletin baska yol yokmuscasina tek bir yoldan giderek dunyaya carpacak meteordan kactigi, sonra teker teker arabalardan inip gokyuzune baktiklari geri zekali amerikan filmleri. Her firtina haberinde sekiz yil uc ay yetecek kadar alisveris yapip, marketleri talan etmeler falan. Hah iste tam olarak su an avustralya’da o yasaniyor. Coronavirus dolayisiyla korunmak icin insanlar tuvalet kagidi stokluyorlar. Marketlerde tuvalet kagidi kalmadi. Sydneyde tuvalet kagidi almak icin iki kadin kavga edip tutuklandi. Insanlar sokakta 24lu tuvalet kagidi rulolari ile yuruyorlar. Eglenmek icin markete gidip tuvalet kagidi reyonuna bakalim dedik gecen gun. Guvenlik gorevlisi koymuslar, adam basi iki paket alinacakmis artik. Yani on yil sonra geriye donup baktigimizda, ergen kafasi siken yasli oldugumuzda anlatacak cok guzel bir hikayemiz oldu sayelerinde. Yav hatirlar misin, marketlerde tuvalet kagidi kalmamisti da daga tasa silmistik gotumuzu diye.

Iste tum bu konulari konusup, sokakta kahvemizi icerken yolun tam ortasinda bir don gorduk. Bildigin don, boxer. Ve bunun uzerine fikir teatisinde bulunduk gulce ile. Bir onceki aksamin tatil olmasi ile icilen alkolun miktari ve pazartesinin de tatil olmasi da devreye girince bir insani sokakta yolun tam ortasina donunu cikarip birakmaya iten sebepler hakkinda uzun uzun konustuk. Beni siz delirttiniz diyip, protest bir durus mu ya da eglencenin en guzel yerinde kafaya kiravat baglamanin, gotunu parmaklamanin disinda baska bir eglence mumkun dercesine bir cikis mi? sabah uyandiginda donsuz oldugunu farkedip, kaseyi kontrol etme durumu da var mi? mevzu o kadar absurt ki ustune espri yapmak bile abes.

Iste boyle verimli bir hafta sonu oldu. Yedigimiz, ictigimiz bizim oldu, gordugumuzu anlattik. Hayat hepimize uzerine konusabilecegimiz, raki icince gecebilecek duzeyde dertler versin. Beddua degil okuyucu, naif bir istek, cunku raki icmek icin asgari duzeyde dert sahibi olmak bence mukemmel bir hayatin olmazsa olmazi. Hayatta ne olacak bu fenerin hali cumlesini kuracagimiz gunler olmazsa eksik oluruz cunku. Ama sagolsun fener de o cumleyi hayatimizdan eksik etmiyor. Hani albert camu demis ya, hayat fena halde futbola benzer, hep kapattigin koseden gol yersin diye, fener sagolsun hep kapattigimiz koseden uzuyor bizi.

Selametle kalin bozkirin tezeneleri.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s