Gezginin Yerleşmesi

herhangi bir yazı yazmanın en zor tarafı başlayabilmek olmalı. burası içinde, ekşi ya da diğer sosyal mecralar içinde durum aynı. aslında tarihteki en iyi yazı başlangıçları diye bir araştırma yapıp onun sonuçlarını koymalıyım buraya. neyse bir yerden başladık.
bugün anlatmak istediğim şey de aslında bu yazının başlangıcı gibi karmaşık. gülce ile üçüncü yılımız dün itibari ile doldu. üç yıl içinde neler oldu lan öyle? ben bankacıydım lan, onun sekiz beş işi vardı, ne hale geldik 🙂 yeminlen deney yaparken radyasyona maruz kalmış süper kahraman gibi olduk 🙂 güney yarım kürede bir kaşif. hayallerinize tutundfgdsdçlsngbsg ay yazamayacağım. :)) ııhhmm neyse ciddiyete davet ediyorum kendimi.

tanıştığımızda bir hayal olan avustralya’ya yerleşmek gün itibari ile gerçek. iki aydır buradayız. şu an bu yazıyı melbourne’den yazıyorum. bu üç yılda zaman öyle bir aktı ki, “muhtemelen nereye koşuyor bu insanlar, ben bile yetişemiyorum” demiştir.
hep bir amaç uğruna yaptık planlarımızı. hiç bir zaman tam olarak yerleşmedik. çay kaşığı bile almadık. amaca odaklandık. yarış atı gibiydik valla.

şimdi buradayız. yine geçici bir evdeyiz. geçen gün ilk defa kendimiz için birşey aldık. iki yastık, iki tava, iki kahve kupası. aslında anlatmak istediğim şey de biraz bu. bir yere yerleşmek tam olarak ne demek?

istanbul’da kaldığımız süre boyunca istanbul’u çok sevdik. hep o’nu keşfetmeye çalıştık. birbirimizle tanıştığımızda koca koca insanlardık ama geçen üç yılda bile o kadar yer keşfettik ki. hep istanbul’u çok iyi bilmekle övünürken aslında dipsiz bir kuyuda olduğumuzu anladım. şimdi dünyanın bambaşka bir coğrafyasında, bambaşka insanlar ve kültürlerle olan bu ilk denemede aynı şeyi düşünüyorum.

geleli iki ay oldu melbourne’a. gelir gelmez orasına burasına saldırıp, her yerini bir an önce öğrenmeye çalıştık. sanki iki günde her yeri görecek, on günde herkesi tanıyacak ve rutin bir hayata başlayacaktık. işin aslı öyle değil işte. belki sen bunu biliyorsun okuyucu. ama ben test ederek öğreniyorum. ilk bu düşünce dank ettiğinde durup bir düşündüm. bir memlekete tam olarak ne zaman yerleşir insan? tam olarak ne zaman oralı olur? şimdi düşününce çok acaip geliyor bu bana. yani bir cafesine gittiğimde, bir çayını içtiğimde, yemeğini yediğimde hep farklı hissediyorsam tam olarak oralı değilimdir. misal beşiktaş’ta çay içmek, kadıköy’de biralamak, istiklal’de tramvaya asılmak. o kadar nefes almak gibi ki benim için. şimdi düşünüyorum da yerleşmek biraz zaman alan bir şey. sadece insanları değil, mekanları, havası, gökyüzü, kedisi, köpeği ile sindirmek gerekiyor belki de.
IMG_4301

fark ettiğimden beri biraz daha rahatladım. evet lan, ne o öyle kristof kolomb tavırları” diye söylendim kendime. keşif dediğin nedir ki. raslantısal olmadıktan sonra ne önemi var. sokakları gezmek, çarşısına, pazarına gitmek lazım. yoldan geçenleri bir izlemek, herkese bir kulp takmak lazım. önce bir adres tarif edebilmek lazım belki de.

yerleşmek zaman alacak. ama olsun. bu bambaşka bir duygu. biraz önce gülce ile julie&julia filmini izlerken yazmak geldi içimden. bir şeylerden keyif almadıktan sonra o şeyi yapmanın pek bir anlamı yok. biz bir hayali yaşıyoruz. şimdi o hayalin tadını çıkartma zamanı. fazla koşturmak yerine, bir kadeh şarap, bir duble rakı ile şöyle güzelce tadını çıkartmak lazım.

5 comments

  1. Yaklaşık olarak 1 saattir blogunuzdaki yazılarınız okuyorum. Bakış açınız çok pozitif. Biz de şubatta Melbourne’de olacağız ama gelmeden yorulduk desek yeridir. Eş dost akraba bilirkişilerinin “sizi düşünüyoruz” kisvesi altında sordukları sorulardan ve fesatlıklarından:) Neden birer mühendislik işi bulup gitmediğimize dair yorumları fln..Belirsizliklerin tadını çıkarmak lazım, gelecek güzel günleri kucaklayabilmek için. Kısacası yazılarınız umut verici:)

    • kesinlikle tadını çıkarın. herkes bir şey söyleyecek, sanırız kanun bu 🙂 hiçbirini dinlemeyin deriz, sonuçta bu sizin tecrübeniz, aklınızda keşkeler kalmasın. şubat sonu bizi dürtün lütfen, tanışmak için bekliyoruz.

  2. Siz tanışın, biz de geldiğimizde hepinizle tanışalım arkadaşlar ☺ ama bizim gelişimiz eylül-ekim 2017’yi bulacak..
    Bu arada gülce ve tayfun’un hayata ve insana bakışını çok değerli buluyorum söylemeden edemedim. Youtube’da avustralya ile ilgili video hazırlayan onlarca insan var ama gülcelerden başkasını sevemedik biz eşimle..
    Hayatı yaşamayı görev gibi görmeden,
    her anımızı keyifle yaşayabilmek dileğiyle..

  3. YouTube’da aksam muhabbetlerinize denk gelerek tanimistim sizi. Boyle ucuncu kisi olarak sessizce karsiniza oturdum sanki, o denli sardi muhabbetiniz ) sonra diger videolari da izledim. Bitince uzuldum. Simdi blogunuza denk geldim, bitmesin diye yavas yavas okuyorum )
    Bir gun gorusmek umidiyle, Izmit’ten selamlar..

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s